İftar ve sahurlarla süslenen Bosna-Hersek Ramazan turları farklı bir seyahat tecrübesi sunuyor.
Balkanlarda Ramazan ayının farklı bir yeri var. Özellikle kültür turları konusunda uzmanlaşan turizm şirketleri, Bosna-Hersek’e çok sayıda tur düzenliyor. Bu tur operatörleri arasında yer alan Nüanstur bu sene farklı bir uygulamaya imza atarak Ramazan’da Bosna konseptiyle geziler düzenlemeye başladı. Tura katılanlar Ramazan’da Bosna’nın sahur ve iftar sofralarına konuk olma fırsatı bulurken eşsiz tarihi ve doğal güzellikleri de yerinde görme fırsatı yakalıyor. Nüans Tur Genel Müdürü Güngör Kabak özellikle Bosna’nın başkenti Saraybosna’da Ramazan ayının kendine has bir kültür ve geleneğe dönüşmüş olduğunu söylüyor.
Kabak, Balkanlar’da yaşanan Anadolu benzeri iftar coşkusu için şunları söylüyor: “Gazi Hüsrev Bey Camii’nde sahur vaktinden sonra okunan mukabeleyi takip etmek için gelen cemaat camiyi dolduruyor, 10 hafız mukabele okuyor. İftar vaktine yakın saatlerde oruç açmak için gelenler Başçarşı’daki lokantalarda zor yer bulurken teravih namazlarında da camiler dolup taşıyor. Ramazan ayı dünyanın her tarafında kendine has bir güzelliği ile yaşanıyor. Ancak Bosna’da Ramazan ayı daha farklı manevi bir havada geçiyor. Şerefeleri ışıklandırılan minareler Saraybosna’yı pırıl pırıl aydınlatırken, vitrinleri süslenen dükkanlar da Ramazan ayının canlı canlı yaşandığının göstergesi oluyor. Saraybosna’da Ramazan ayına ait yaşanan bir kültür oluşmuş. Şehre hakim tabyadan patlatılan iftar topu ile birlikte lokantalarda oruç açmak için bekleyen tanıdık tanımadık herkes birbirine “kabul olsun” diyerek dualarla oruçlarını açıyor. Tatlılar tatlıcılarda yendikten, çaylar ve kahveler özel mekanlarda içildikten sonra teravih namazı kılmak için camilerin yolu tutuluyor.”
Savaş sırasında bile kesilmeyen mukabele
Bosna Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İsmet Spahiç ise Boşnak halkının dinini korumasında en büyük katkının Ramazan ayı olduğunu söylüyor. Ramazan ayında tutulan orucun insanı günahlara karşı koruduğu gibi bir milleti asimile olmaktan da kurtardığının altını çizen Spahiç, “Bugün bir millet olarak varlığımızı sürdürüyorsak bunda en büyük katkı Ramazan aylarında tutulan oruç, okunan mukabelelerdir.” şeklinde konuşuyor. Sahur vaktinden sonra Saraybosna’nın merkez camii konumunda olan Begova Camii’nde okunan mukabelenin yüz yıllardır sürdürüldüğünü aktaran Spahiç şunları anlatıyor: “Mukabele geleneği komünizm zamanında sürdürüldüğü gibi 1990’lı yıllarda yaşanan şiddetli savaşta bile kesintiye uğramadı. Bir gecede caminin avlusuna beş altı bomba düşerken içerde mukabele okunuyor ve cemaat mukabeleyi takip ediyordu. Okunan mukabeleler bizim maneviyatımızı kuvvetlendirdi, ordumuzun moralini yükseltti.”
Spahiç, “Savaşın en hızlı olduğu günlerde yine mukabele okunup namaz kılındı. Camiden çıktığımız bir sırada caminin avlusuna aynı anda dört top mermisi düştü. 30 tane güvercin ölmesine rağmen hafızlardan hiç birisi yara dahi almadan kurtuldu. Biz bunu okuduğumuz mukabelenin bizi koruduğuna yorumladık” şeklinde konuşuyor.
İftardan sonra hareketlilik
Ramazan’da Saraybosna sokakları gece boyu canlılığını koruyor. Teravih namazından çıkan vatandaşlar, çevredeki kahvelerde çay ve kahve içerek sohbet ediyor. Geç vakitlere kadar devam eden sohbetler meşhur Boşnak Böreği yiyebileceğiniz börekçilerde sahur yemeği ile devam ediyor. İmsak vaktinin çıkmasıyla birlikte elinde Kur’an-ı Kerim’i olan Saraybosnalılar Begova Camii’nin yolunu tutuyor. En az erkekler kadar kadınlar da cemaate katılıyor, kendilerine ayrılan bölümlerde okunan mukabeleleri takip ediyorlar. Birbirinden güzel Kur’an okuyan ve aralarında tıp profesörlerin de bulunduğu 10 hafız ikişer sayfa olmak üzere bir cüzü tamamlıyor. Yapılan duadan sonda Sabah namazı kılınarak cemaat evlerinin yolunu tutuyor. Saraybosna’nın şehir merkezindeki Başçarşı bölgesinde bulunan Gazi Husrev Bey Camii’nde (Gazi Husrev Begova Dzamija) birisi Sabah namazından bir saat önce diğeri ikindi namazından bir saat önce olmak üzere günde iki mukabele var.
Bunun dışında Sareva Camii (Careva Dzamija), Bakiye Camii (Bakijska Dzamija), İstiklal Camii (Istiklal Dzamija) ve Ali Paşa Camii’nde (Alipasina Dzamija) öğle namazından bir saat önce, Çarşı Camii (Carsijska Dzamija) ve Hacı Camii’nde (Hadzijska Dzamija) öğle namazından sonra mukabele okunuyor.
İftarla gelen bayram havası
İftar vaktinin geldiğini tıpkı bir Anadolu kentinde olduğu gibi top sesiyle anlıyorsunuz. İftar vaktini bekleyenlerin kulağı Tabya (Boşnakça’da Tabja )ya da Moymilo Brdo’dan (Mojmilo Brdo) atılan topun sesine kesiliyor ve ardından başlayan ezan sesi sofralarda bayram havası estiriyor. Top atışı şehrin birçok yerinden rahatlıkla duyulabiliyor.
İftara az bir vakit kala, fırınların önünde Ramazan pidesi kuyrukları oluşuyor. Bosna’daki pideler, Türkiye’deki pidelerden biraz daha farklı. Samun (somun) denilen bu pideler, daha küçük ve içi dolgun. Bosna’da iftar davetleri, beş yıldızlı otellerde değil, cami ya da vakıflarda düzenleniyor.
Akşam ezanından yarım saat önce bomboş olan cadde ve sokaklar, iftardan saat sonra yeniden hareketlenir. Başçarşı’da, dostlarla birlikte yudumlanan bir fincan kahvenin keyfi hiçbir şey ile tarif edilemez. Teravihten sonra ise şehir daha da bir canlanır. Özellikle gençler, sahura kadar Başçarşı ve Maraşal Tito Caddesi arasında dolaşır ve sohbet ederler.
Her akşam ayrı bir camide teravih namazını kılmak, Saraybosna’da adı konulmamış bir gelenektir. Buna rağmen Gazi Husrev Bey Camii, teravih namazlarının en çok rağbet edilen adresi. Nerdeyse avluda bile adım atacak yer bulamazsınız.
Teravihten sonra şehir daha da bir canlanır. Özellikle gençler, sahura kadar Başçarşı ve Maraşal Tito Caddesi arasında dolaşır ve sohbet ederler.