Küçük bir ülke olmasına rağmen Bosna Hersek, diğer Balkan ülkelerini etkileyen zengin bir kültüre sahip. Bu zenginlik kaynağını asırlar boyu halkları kaynaştıran çok sesli yapıdan alıyor. Saraybosna, Küdüs’le birlikte yüz metrelik alanda Cami, Ortodoks Kilisesi, Katolik Kilisesi ve Sinagog bulunduran tek şehir olma özelliği taşıyor.
Bosna Hersek’in zengin kültürü kendini müzik, edebiyat, film, güzel ve uygulamalı sanatlar, tasarım ve çağdaş medya ve daha pek çok alanda etkisini gösteriyor ve bütün bu unsurlar, değişen zamanla da birlikte ülkeyi daha çok dünyaya bağlıyor. Macaristan’la beraber Bosna Hersek, bölgede birden fazla prestijli Nobel ödülünü alan tek ülke. Vladimir Prelog kimya, İvo Andriç ise edebiyat alanında Nobel ödülünü alan isimler. Ayrıca Tarafsız Bölge filmiyle En İyi Yabancı Film dalında Oscar ve Cannes En İyi Senaryo ödüllerini kazanan Bosnalı Danis Tanoviç de dünya çapında tanınan yönetmenler arasına girdi. Spor dalında ise başkent Saraybosna 14. Kış Olimiyatları’nın ev sahipliğini yaptı. Bütün dünyadan genç sporcular, olimpiyatlarda sadece yarışmadılar, aynı zamanda kültür, barış ve dostluk mesajları da verdiler. Ayrıca Saraybosna, Güneydoğu Avrupa’nın Sarayevo Film Festivali, Jazz Festivali, MESS vb. gibi en prestijli festivallerine ev sahipliği yapıyor.
Bosna Hersek’in kültürünü, sadece müzenin duvarlarında asılı olarak değil, aynı zamanda onu camilerde merak uyandırıcı arabesk şeklinde, geleneksel mobilyalardaki ahşap oymalarda ve folklorik kıyafetlerdeki büyüleyici nakışlarda da bulabilirsiniz. Bu, eski ve yeni yaratıcı formlar Bosna Hersek’i diğer komşu ülkelerinden ayırıyor.
Geleneksel Slav kültürü, Avusturya üzerinden gelen Avrupa kültürü ve Osmanlı ile gelen Doğu kültürü burada kesişerek zengin bir sanat ve kültür ortamı oluşturmuş.
Ardarda gelen büyük uygarlıkların düğüm noktası olan Bosna- Hersek’te Müslüman Boşnaklar, Ortodoks Sırplar ve Katolik Hırvatlar bir arada yaşıyor. Bu farklı kültürler, ülkeye büyük bir sanatsal zenginlik kazandırmış. Zaten bu zenginlikleri günlük hayatın içinde kolayca fark edebiliyorsunuz. Hangi şehirde olursanız olun, mücevher gibi bir ev, muhteşem bir köprü, zarif bir kilise, tarihi bir şadırvan ya da cami, her an karşınıza çıkabilir. Bosna-Hersek müzelerinde Rönesans’tan kalma yağlıboya tablolar, ya da romantik döneme ait eserler pek bulunmuyor. Görselliğe dayanan kültür ve sanat ürünleri, daha çok mimaride, geleneksel giysileri süsleyen işlemelerde, halıcılık, çömlekçilik ya da kuyumculuk gibi el sanatları ürünlerinde, ve bir de dini mekanlarda göze çarpıyor. Yani, Bosna- Hersek’te sanat eserleri duvarlarda asılı değil, günlük yaşamın tam içinde. Bunun, kültürel açıdan Bosna-Hersek’i komşu ülkelerden ayıran en büyük özellik olduğu söylenebilir.
Usta yazarlar
En meşhur Bosnalı yazar, 1961 yılında “Drina Köprüsü” kitabıyla Nobel edebiyat ödülü alan. Bosna’da yetişmiş bir yazar olan Andriç’in bu eseri Drina nehri kıyısındaki küçük Vişegrad şehri halkının öyküsünü anlatıyor. Yazarın Travnik’te doğduğu ev ise, bugün müzeye dönüştürülmüş. Bir başka ünlü yazar ise, 1910-1982 yılları arasında yaşamış olan Mesa Selimovic. Adı Saraybosna’nın en uzun bulvarına verilmiş. En tanınmış eseri «Derviş ve Ölüm».
Şair Mak Dizdar’ın (1917- 1971) dizelerinde, modern felsefe ile bilgeliğin sentezini görmek mümkün. Boşnak edebiyatının en önemli temsilcilerinden Hüseyin Başiç’in de şiirleri, hikayeleri ve romanları çok değerli.
Sinema
Bosna-Hersek’te Sinema sanatının çok ileri bir düzeyde olduğu dikkat çekiyor. Özellikle son dönemlerde Bosna savaşı üzerine çekilmiş çarpıcı filmler var: “Saraybosna’ya Hoşgeldiniz” (1997), “No Man’s Land” (2001) ve “Grbavica” (2006) gibi. Yönetmenliğini Jasmila Zbanic’in yaptığı “Grbavica”, Berlin Film Festivalinde Altın Ayı ödülü kazanmiş.
“No man’s land” filminin yönetmeni ve senaristi olan Danis Tanovic ise, 2001 Cannes Film Festivalinde en iyi senaryo, 2002’de Oscar (en iyi yabancı film) ve Cesar ödülleri, ayrıca Altın Palmiye ve Altın Ayı ödülleri kazanmış bir sanatçı. “No man’s land” adlı film, 90’lı yıllardaki savaşın trajedisini bir tür kara mizahla anlatıyor: Biri Sırp diğeri Boşnak iki askerin traji-komik öyküsü. Yazar, şair ve senarist Abdullah Sidran da Emir Kusturica’nın ünlü “Dolly Bell’i Hatırlıyor musun?” ve “Babam İş Gezisinde” filmlerinin senaristi.
Yönetmen Ademir Kenovic, ödüllü “Kuduz” (1989) ve “Kusursuz Çember” (1997) filmleri ile tanınıyor. Bu filmlerin senaristi de Abdullah Sidran. Kenovic acıları nükteli bir dille, sarsıcı, bazen de şiirsel şekilde anlatıyor. Kuduz filminin müzikleri Goran Bregoviç’e ait.
Sevdalinka
Müzik, Bosna-Hersek kültüründe geniş yer tutuyor. Ünlü müzisyen Goran Bregoviç’in yaptığı müzik, ülke sınırlarını çoktan aşmış, evrensel bir boyut kazanmış. Ama, Bosna- Hersek’te en yaygın müzik, “sevdalinka” ya da kısaca “sevdah” diye adlandırılan aşk türküleri. Osmanlı izleri taşıyan bu türküler, kimi zaman mutluluk, kimi zaman hüzün dolu, ama mutlaka coşkulu. İçinde biraz doğu, biraz batı, biraz Sefarad motifi var. Mükemmel bir harman.
Safet Isovic (1936-2007), sevdalinka deyince ilk akla gelen isimlerden, hatta yaşarken efsane olanlardan. Bir çok sevdalinka ödülünün sahibi. 2003 yılında “20. yüzyılın en iyi sanatçısı” seçilmiş. Himzo Polovina (1927-1986) ise, Saraybosnalı bir psikiyatrist. Unutulup gitmiş sevdalinka şarkılarını su yüzüne çıkarmış. Çok özel, yumuşak sesi ve harika yorumuyla tarihe mal olmuş bir sanatçı. Meho Puzic de 2007’de vefat eden, çok sempatik bir sevdalinka ustası. Son yıllarda Mostar Sevdah Reunion adlı grup da hayli ilgi topluyor; sevdalinka ile çingene müziğini birleştiren bir tarzla.
Bugünkü kültürel gelişim Bosna Hersek’te tam anlamıyla çiçek açmış durumda. Modern edebiyat, müzik, güzel sanatlar ülkenin yaratıcı yenilenmesini perçinlemeye devam ediyor.