Bosna Hersek’in BH DANI dergisinde röportajı yayınlanan BH Federasyonu Kültür ve Spor Bakanı Salmir Kaplan’ın, Nur Cemaati hakkındaki sözleri Türkiye’de de geniş yankı buldu. Yeni Akit gazetesi, Salmir Kaplan röportajını tam sayfa verdi.Yeni Akit gazetesi’nin sayfasını size getiriyoruz.
Bosna’da haftalık yayınlanan BH DANI dergisinin Bosna Hersek Federasyonu Kültür ve Spor Bakanı Salmir Kaplan’la gerçekleştirdiği röportaj çok ses getireceğe benziyor. Kaplan, “Türkiye’deki hükümete karşı düzenlenen olaylar Gülen Cemaati’nin, AK Parti’nin yapmayı planladığı anayasa değişiklikleri öncesi düzenlediği, bir çeşit darbe girişimidir” dedi.
Bosna’da haftalık yayınlanan BH DANI dergisinin Bosna Hersek Federasyonu Kültür ve Spor Bakanı Salmir Kaplan’la gerçekleştirdiği röportaj çok ses getireceğe benziyor. Salmir, BH DANI dergisinin kapak konusu olan haberde “Gülen cemaati nedir? Türkiye’deki gücü nedir? Bosna Hersek’de nasıl çalışıyorlar? Ne şekilde üye topluyorlar? Gülen Cemaati neden Bosna Hersek için bir tehdit? Gibi soruların cevaplarını verdi. Daha 2008’de hatta öncesinde hükümete yönelik operasyonları başlatan savcıyı hazırlamaya başladıklarını belirten Salmir “Bu çalışmaların neticesinde aynı savcıyı, 2013 yılı sonlarında cemaat menfaatine hareket eden, Türk milletinin özgür demokratik iradesine “ateş etmeye” hazır halde bir haşhaşi / kiralık katil haline getirdiler” diye konuştu. Salmir, “Türkiye’deki hükümete karşı düzenlenen olaylar Gülen Cemaati’nin, AK Parti’nin yapmayı planladığı anayasa değişiklikleri öncesi düzenlediği, bir çeşit darbe girişimidir” dedi.
“ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ ÖNCESİNDE ELLERİNİ ÇABUK TUTMAYA KARAR VERDİLER”
Nur Cemaati’nin, Türkiye’de meydana gelen son olaylarla ilgisi var mı?
– Türkiye’deki hükümete karşı düzenlenen olaylar Gülen Cemaati’nin, AK Parti’nin yapmayı planladığı anayasa değişiklikleri öncesi düzenlediği, bir çeşit darbe girişimidir. Cemaat, 2002 yılından sonra AK Parti ile çok yakınlaştı ama aynı zamanda güce açlıkları sebebiyle, anayasa değişiklikleri öncesinde ellerini çabuk tutmaya karar verdiler. Başbakan Erdoğan, son dönemde, Cemaat’ten gelebilecek tehlikeyi fark etti ve bu doğrultuda anayasa değişikliğine karar verdi. Bunu fark eden Cemaat, bu durumu iktidarı ele geçirmek için en mükemmel ve belki de en son fırsat olarak değerlendirdi. 17 Aralık 2013 tarihinde Fethullah Gülen’in planını uygulayan ve hükümet ile ilgili tüm operasyonları başlatan savcı, 2008 yılında arkadaşlarıma cep telefonundan Bosna ziyaretinin fotoğraflarını gösteriyordu. Bu fotoğraflarda, Cemaatin turizm acentesi olan Fidan’ın, Türkiye’de cemaat mensubu olan ve olmasını arzu ettikleri kişileri getirdiği özel yerler bulunuyordu. Bu örnek Cemaatin uzun dönemli stratejisini en iyi şekilde izah ediyor. Onlar, 2008 yılında hatta daha öncesinde söz konusu savcıyı hazırlamaya başlamışlardı. Bu çalışmaların neticesinde aynı savcıyı, 2013 yılı sonlarında cemaat menfaatine hareket eden, Türk milletinin özgür demokratik iradesine “ateş etmeye” hazır halde bir haşhaşi / kiralık katil haline getirdiler.
En çok önem verdikleri saha EĞİTİM
Bu organizasyon, Bosna Hersek’te nasıl faaliyet gösteriyor?
– Gülen Cemaati’nin, Bosna Hersek’te, üzerinden faaliyet yürüttüğü tüzel kişilikler; Türk kolejleri, Burç Üniversitesi, Fidan Turizm Acentesi, Novo Vrijeme haftalık gazetesi, Türkiye’deki Zaman gazetesinin Bosna Hersek uzantısı. İngilizce versiyonu ise Today’s Zaman-, çok önemli bazı Bosna’lı ve Türk işadamlarının şirketleri ki bunlar tamamen Cemaatin misyonuna uygun hareket ediyorlar. Söz konusu tüzel kişiliklerle hiçbir zaman aynı kefeye konulmaması gereken kurumlar ise devletin bir kurumu olan Yunus Emre Kültür Merkezi (Almanya’nın Goethe, İspanyanın Servantes enstitülerin mukabili) devletin işbirliği ve kalkınma ajansı olan TİKA, özel bir eğitim kurumu olan ve ideolojik arka planı olmayan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi ve Bosna ile İlişkileri Geliştirme Merkezi Vakfı’dır. Gülen Cemaati’nin en çok önem verdiği saha eğitimdir. Çünkü farklı ülkelerdeki yayılmalarını en kolay eğitim yoluyla gerçekleştireceklerine, toplumun tüm kesimleriyle bu şekilde temas kuracaklarına ve aynı zamanda gizli siyasi hedeflerine erişebileceklerine inanıyorlar. Gülen Cemaati bu doğrultuda önce Türkiye’de sonra tüm dünyada eğitim kurumlarını oluşturdu. Bosna Hersek’e de, savaştan hemen sonra, önce Saraybosna ve Bihaç’ta sonra da diğer şehirlerde, Bosna halkının Türk kolejleri olarak bildiği okulları açarak geldiler.
“BENİM GÖREVİM SİZİ CEMAATE KAZANDIRMAKTI”
Bir dönem Türkiye’de eğitim gördünüz. O esnada onlarla karşılaştınız mı?
– Türkiye’ye, 13 Eylül 2005 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti bursiyeri olarak lisansüstü eğitim için Bosna’dan on iki öğrencilik bir grupla beraber gittim.
İstanbul Havaalanı’na indiğimizde bizi bir beyefendi karşıladı. Erkekleri ve kızları, farklı evlere ayırdılar. Eve vardığımızda kahvaltı yapmayı teklif ettiler, biz de kabul ettik. Masaları kaldırıp yere gazete sermeye başladıklarında, Saraybosna’daki Türk öğrencilerin yaptıklarını hatırladım. Yere oturduğumda yanımda beş adet Zaman gazetesi gördüm. Gazetelere bakınca, hepsinin de 14 Eylül 2005 tarihli olduğunu fark ettim. Neden aynı gazeteden beş adet satın aldıklarını sorunca, “Bu bir talimat. Amacı da gazetenin Türkiye’de mümkün olduğu kadar fazla satılması” cevabını verdiler. O zaman onların daha önce duyduğum ama kim olduklarını bilmediğim ‘Cemaat’ olduklarını anladım. Hemen sordum: “Siz Nurcu musunuz.” Şaşırarak bana baktılar ve bundan rahatsız olup olmadığımı sordular. Olmadığımı söyledim. Ancak o evde yedi gün kaldıktan sonra misafirperverlikleri için teşekkür edip, devlet yurduna geçtim. Ocak 2006’da, İzmir’den Bosna’ya kış tatiline giderken, İstanbul’da oturan ve beni Grbavica’daki eve ilk defa götüren arkadaşım Murat’a uğradım. Kendisine neden bana Cemaatten hiç bahsetmediğini sorduğumda, şu cevabı verdi: “Sence, neden seninle ve Admir’le vakit geçiriyordum? Öylesine mi seninle Stolac’a, Admir’le Brçko’ya ve Niyaz’la Cazin’e gidiyordum zannettin? Benim görevim sizi cemaate kazandırmaktı.” Bu cevaptan sonra şoka uğradım ve bir daha onunla görüşmedim.
İŞADAMLARI, ÖĞRENCİ EVLERİNİ FİNANSE ETMEK İLE GÖREVLİ
Tek amaçları, gençleri ve fakir öğrencileri, ‘Harekete’ kazandırmak mı?
– Söylediğim gibi, öğrenciler arasından “askerlerini” topluyorlar. İnanılmaz seviyede iç disipline sahip, güçlü bir organizasyon oldukları için her zaman ilgilendikleri kişiye yardımcı olabilecek konumdalar. Özellikle 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesi ile daha da güçlendiler. İşadamlarına iş, müşteri ve sayıları milyonlarla ifade edilen mensupları arasında yapılacak reklamları, devlet kademelerinde bulunan memurlara terfi, siyasetçilere ise yine milyonlarla ifade edilen üyelerinin oylarını vaat ediyorlar. İşadamları, öğrenci evlerini finanse etmek, organizasyonda yer alan diğer üye işadamlarını desteklemek ve siyasetçilere yardım ile vazifeliler. Herkes Cemaat üyesi işadamlarının ürünlerini satın almaya yönlendiriliyor. Daha doğrusu, cemaate maddi anlamda destek olan işadamları söz konusu. Bu kendi içerisinde kusursuz ve geçmişe baktığınızda her geçen gün büyüyen bir sistem.
Başarılı işadamlarını ve yetkilileri nasıl kendilerine dahil ediyorlar?
– Size, yetkililer veya önemli insanlar hakkında, birkaç örnek vereyim. Bosna’da da kullandıkları ve en sevdikleri yöntem; siyasetçi, hakim, savcı, işadamı yada üst düzey diyanet memurlarına, aileleri ile beraber, Türkiye’ye bedava gezi / tatil teklif etmek. Uçak bileti, lüks otellerde konaklama (oteller organizasyon mensuplarına ait), lüks restoranlarda yemekler, genel siyasi sohbetler, Fethullah Gülen’in adını insanlara dolaylı olarak benimsetme teşebbüsleri, ikna etme metotlardan bazılarıdır. Kazanmak istedikleri önemli pozisyonlardaki insanlar, Cemaatin her hangi bir temasını ve özellikle gezi tekliflerini kabul ettikten sonra, bu şahsı benimsiyor ve kendilerinden biri olarak tanıtıyorlar. Hal bu ki, zavallı adamcağız, arka planda neler olduğunun farkında bile değil.
“CEMAATİN ASIL AMACI İKTİDARI YOK ETMEK”
Ve insanları bu kadar kolay kazanıyorlar mı?
– Cemaat hiç bir zaman acele etmez. Her zaman, uzun dönemli planlamalar yaparlar. Bir kaç sene sonra birini kazanırlarsa, bunu bir başarı olarak kabul ederler. İlgilendikleri kişiye, finansal anlamda yardım etmekten çekinmezler. Mesela, bazı akademisyenlere kitap çevirileri için Bosna parasıyla elli ila yüz bin mark (25-50 bin Avro) vermekten kaçınmıyorlar. Bazılarının ise aile mensuplarına iş buluyorlar. Şunu vurgulamakta fayda var: “Allah’ın dinini ve sözünü yaymanın Cemaatin ana misyonu olduğunu” söylüyorlar. Ancak Cemaatin asıl açık ve net amacı “maddi kazanç sağlamak için toplumun tüm kesimlerinde etkili olmak ve zamanı gelince iktidarı ele geçirmek.”
Yeniakit.com.tr