Başçarşı’dan Kemeraltı’na selam var

zanatlije-bascarsija (1)İzmir’in kalbi Kemeraltı ise, Bosna Hersek’in başkenti Sarajevo’nın kalbi de Bascarsija (Başçarşı) dersek yanlış olmaz. Kemeraltı’nın başlangıç noktası Saat Kulesi ise, Başçarşı’nın başlangıç noktası Sebil denilebilir. Kemeraltı esnafı çarşının tarihini nasıl 1592’de inşa edilen Hisar Camisi ile özdeşleştirirse, Başçarşı esnafı da sorduğunuzda Gazi Hüsrev Bey Camisi’nin inşa edildiği 1531 yılından bu yana çarşının varlığından söz eder. 

Başçarşı’nın arka sokaklarına girdiğinizde Kemeraltı’nın arka sokaklarındaki gibi sürpriz işyerleri çıkar karşınıza. Küçücük bir dükkanda, tezgahının başında imalat yapmaya çalışan yaşlı bir kunduracı ya da ahşap oymacısıyla göz göze gelir, gülümsersiniz. Başçarşı da Kemeraltı gibi farklı dinlerin buluşma noktasıdır.

Bugün esnafın yaklaşık yüzde 95’i müslüman olsa da, çarşı sınırları içindeki kilise ve havranın yanında, camilerde de herkes özgürce ibadetini yapar. Kemeraltı esnafının derdi olan ucuz Çin malları Başçarşı esnafının da derdidir. Yaklaşık 500 yıldır ayakta kalmayı başarmış, bir çınar gibi kente kök salmış bu iki özel çarşının benzerlikleri öylesine çok ki, ne zaman Sarajevo’ya gelsek ve Başçarşı’ya uğrasak kendimi Kemeraltı’ndaymış gibi hissederim.

İşte yine Bosna Hersek’teyiz 

Bosna Hersek’e son gelişimizde gurur verici bir törene tanıklık ettik. Zenica kantonuna bağlı sanayi kenti Kakanj’da Saat Kulesi’nin bulunduğu meydana Bosna Hersek Fahri Konsolosu Ahmet Kemal Baysak’ın adı verildi. Belediye meclisinin oy birliğiyle aldığı karar doğrultusunda meydana “Trg Kemala Baysaka” (Kemal Baysak Meydanı) adının verildiği törende bulunduk.

Ülke halkına savaş döneminde ve savaş sonrasında yaptığı katkılar nedeniyle Baysak’ın adının meydana verilmesi Kakanj Belediye Başkanı Nermin Mandra’nın söylemi ile ‘küçük bir teşekkür’ niteliği taşıyor.

Başçarşı zanaatkarlarından Kemeraltı esnafına 

Törenin ertesi günü geldiğimiz Başçarşı’da kahvelerimizi yudumlarken tarihi çarşının Kemeraltı’na ne kadar çok benzediğini konuşuyoruz. Sevdah Kuca’da buluştuğumuz Kemal Baysak’a burada bir esnaf derneği olup olmadığını soruyorum. “Elbette var” deyip, hemen telefon ediyor. Kısa süre sonra Stari Zanati Kanton Sarajevo (Sarajevo Kantonu El Sanatları Derneği) Başkanı Mehmed Kalajdzisalihovic ile Başçarşı’daki dükkanında buluşuyoruz.

Yolda Baysak bizi, “Mehmed Bey el yapımı terlik imalatıyla ilgili. Kendisi aslen elektrik elektronik yüksek mühendisi. Savaştan sonra baba mesleğini sürdürüyor” diye bilgilendiriyor. Kalajdzisalihovic, Gazi Hüsrev Bey Camisi’nin karşısındaki dükkanında “Hoş geldiniz” diyerek karşılıyor bizi. Dükkanın vitrininde halk oyunları ekiplerindeki genç kızların ayaklarında gördüğümüz el işi terlikler var. “Buradaki her şey el işidir. Terlikler evlere misafir için alınır, çeyizlere konulur. Bir de halk oyunlarındaki kızlarımız için üretiriz. On yıl garantilidir’ diyor.

Mehmed Kalajdzisalihovic, çarşıda el işi terlik üreten birkaç ustadan biri. Ailesinin 1822 yılından beri bu işi yaptığını anlatan Kalajdzisalihovic, çarşıda baba mesleğini sürdüren esnaf sayısının giderek azaldığını söylüyor. Derneğin ilk başkanı olan ve 2007 yılında tekrar baskan seçilen Kalajdzisalihovic’ten, bize Başçarşı’yı anlatmasını, derneklerini tanıtmasını istiyoruz. Derneğin bastırdığı bir takvimi ve kitapçığı gösteriyor önce, sonra anlatmaya başlıyor:

“Savaştan sonra, 1997 yılında 33 esnaf bir araya gelip kurduk derneğimizi. Zaman zaman kesintiye uğradı çalışmalar. Bugün 300’e yakın üyemiz, dernekte iki çalışanımız var. Savaştan sonra bizim gibi küçük esnaf çok sıkıntı yaşadı. Malzeme bulamadık, satış yapacak müşteri bulamadık. Bugün Başçarşı’da 60 kadar farklı meslek grubu kaldı. Eskiden her meslek grubunun bir arada çalıştığı sokaklarımız vardı. Saraçlar, kazancılar, abacılar, tenekeciler, çizmeciler, bakırcılar, ahçılar gibi. Ancak zanaatkarların sayısı giderek azaldı. Şimdi eskisi gibi çekiç sesi bile duyulmuyor Bakırcılar Çarşısı’nda. Malzeme de daha çok hazır geliyor. Hatta Türkiye’den geliyor.”

Kalajdzisalihovic’e, kaybolmak üzere olan mesleklere gençlerin ilgisini sorduğumda oldukça tanıdık bir yanıt veriyor:

“Ne yazık ki, gençler şimdi daha kolay ve daha fazla kazanabilecekleri işleri yapmak istiyor. Çok şeye hemen sahip olmak istiyor. ‘İki ekmeği güneşte yiyeceğime, bir ekmeği gölgede yerim daha iyi’ diyorlar. Bu işler emek ister. Dükkan patronluk istemez. Bazen 12 saat çalıştığım olur. İsteyene işi seve seve öğretirim. Öte yandan bir başka sıkıntı daha var elbet. Bizlerden sonra işin geleceği var diyemem. Giderek herşey endüstriyel üretime geçiyor.”

Turizm çok önemli 

Başçarşı, Bosna’da turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. Turistlerin çarşı esnafına katkısını sorduğumda şunları söylüyor Zanaatkarlar Derneği Başkanı:

“Çarşının yıllık ziyaretçi sayısı yaklaşık 70 bin. Belli acentalar var, daha çok aileleri getiriyorlar. Genelde sıkıntı turistin çarşıda geçirdiği zaman. Sarajevo’da ve Başçarşı’da çok az kalıyor. Daha uzun zaman geçirmeli ki; esnaftan alışveriş yapabilsin. Çarşı için acentalar daha uzun zaman vermeli turistlere.Ancak belirli bir iki yer görüp dönüyorlar.’

Sakin şehir gibi bir çarşı 

Mehmed Kalajdzisalihovic bizi birkaç esnafla tanıştırmak istiyor. Dükkanın tahta kepengini kapatıyor, çıkıyoruz. Başçarşı Kemeraltı’na çok benzese de, bazı yönleriyle farklılığını hissettiriyor. Bir kere çok sakin, kargaşa, bağrış çığırış kesinlikle yok. Sakin Şehir Seferihisar’ın sokaklarındaymış gibi hissediyorsunuz. Yerlere kimse tükürmüyor, sokaklar gerçekten tertemiz. Kimse komşusunun kapısının önünü de, sokağı da işgal etmiyor. Kaba, gözü yoran, kocaman tabelalar, uçuşan reklam malzemeleri yok dükkanların önünde. Kuşkusuz rekabet var onlarda da. Ama kimse, “Gel, gel’” diye bağırmıyor, müşterinin kolundan çekiştirmiyor. Gezdiğimiz hiç bir sokakta ise işportacı diyebileceğimiz satıcıları görmüyoruz.

Esnaf Odası Başkanı bizi önce bir gelinlikçi bayana götürüyor. Azra Torlak, Sarajevo Kantonu’ndaki üç gelinlikçiden biri, çarşıda ise tek gelinlikçi olduğunu söylüyor. Annesinden öğrendiği mesleğini sürdüren Azra Hanım, Başçarşı’da esnaf olmanın çok güzel olduğunu söylüyor. Bir dönem esnaf derneğinin başkanlığını da yapan Azra Torlak’ın dükkanından çıkıp kazancıların olduğu sokağa girdiğimizde bir piyano sesi duyuyoruz. Bir butikten gelen sesi duyunca, Kalajdzisalihovic, artık sokakların eskisi gibi aynı işi yapan meslek erbaplarından oluşmadığını belirtiyor.

Butiğin birkaç dükkan ilerisinde iki kazancı görüyoruz. Birinin kapısında baba oğul duruyor. “Çarşımızda bu işi yapan en yaşlı ustamız Nuriya Kiso ve işi babasından sonra sürdüren Adnan Kiso” diye tanıştırıyor bizi Kalajdzisalihovic. 80 yaşındaki Nuriya Kiso, “Ben doğduğumdan beri çarşıdayım. Çünkü babam da bu işi yapardı” diyor. Dükkanın önünde ünlü sac altı böreklerin yapıldığı kapaklar, tepsiler, küçük teneke kazanlar özenle sıralanmış yeni sahiplerini bekliyor.

Kazancı esnafın yanından ayrılıp dernek ofisine giderken, herhangi bir devlet kuruluşunun esnafa desteğinin olup olmadığını soruyorum. Şöyle yanıt veriyor Mehmed Kalajdzisalihovic:

“Tüm dünyada ekonomik kriz çıkana kadar, yaklaşık dört yıl öncesine kadar yılda 10 bin KM (Konvertible Mark) belediyenin desteği vardı esnafa. Bu hibe destekti. Ancak o zamanlar sayıca da azdık. Şimdi Sarajevo Kantonu işini yürütmesine destek olsun diye başvuran esnafa ortalama 350 KM destek veriyor. Yine kriz döneminde vergisini ödeyemeyen esnaf için devlet kolaylık sağlayarak boçları taksitlendirdi. Küçük esnafın ayakta kalması için önemli destekler bunlar.”

Derneğin tek odadan oluşan mütevazi ofisini görüp Sarajevo Kantonu El Sanatları Derneği Başkanı’na Kemeraltı’ndan söz ediyorum. İzmir’in en büyük açık hava alışveriş merkezinin dernek başkanının da kendisi gibi baba mesleğini sürdürdüğünü söylüyorum. “Hiç diyaloğunuz oldu mu İzmir’deki esnaf derneği ile?” diye soruyorum. Yaklaşık on yıl önce Kemeraltı’nı gördüğünü ama dernek olarak bir ileşimlerinin olmadığını belirtiyor ve şunları söylüyor: “Kemeraltı esnafı da bizim gibi. Hatta ürettiklerimiz bile benzer. Dernek yöneticileri ile kent yöneticileriyle tanışmayı çok isteriz. Hatta bu konuyu hemen arkadaşlarımla da görüşeceğim. Eminim birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz vardır.Paylaşmayı, görüş alış verişinde bulunmayı biz de isteriz.”

Mehmed Kalajdzisalihovic’in yanından ayrılıp tarifi üzerine ünlü Sebil’in hemen yanıbaşındaki Bakırcılar Sokağı’na yöneliyoruz. Başçarşı’nın usta esnafının “Çarşıdan bakır kahve takımı almadan, cevabi ya da sac altı böreği yemeden dönmeyin” sözü aklımızda, ilk dükkana giriyoruz.

Kaynak: Kentyasam.com

Yazar: Saadet Erciyas

Ayrıca Bakınız

‘Gizemli’ Bosna Piramitleri’ne turist akını

“Bosnalı İndiana Jones” olarak da bilinen arkeolog Semir Osmanagic’in ortaya attığı ancak varlığı konusundaki tartışmaların …