19. yüzyıldayız; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Saraybosna’yı işgal etmiş. Devletin gücünü göstermek için bulduğu yere görkemli devlet binaları yapıyor. Posta ofisi, müzeler, üniversite binaları ve niceleri. En sonunda öyle bir belediye sarayı yapalım ki Balkanlar’da eşi benzeri olmasın diyerekten binayı dikmek için Miljacka Nehri’nin kenarını seçiyorlar. Ancak bir sorun var: Koca monarşinin karşısına Benderija isimli bir adam çıkıyor. “Burada benim evim var, hiçbir şey yapamazsınız.” diyor. Avusturyalılar perişan, Benderija’nın inadı inat.
Araya şehrin ileri gelenleri giriyor, ikna çabaları, pazarlıklar sürüp gidiyor. Ama Boşnak inadını kırmak ne mümkün, Benderija Nuh diyor peygamber demiyor. En sonunda bir torba dolusu altına ikna ediliyor. Bir de ufak bir şartı daha oluyor. Tüm evin tuğla tuğla nehrin karşı kıyısına taşınması. Eli mahkum yöneticiler kabul ediyor ve Benderija’nın evi nehrin hemen karşı kıyısına, yapılacak olan binanın karşısına taşınıyor.
1895’den beri Benderija’nın yeni evi olan İnat Kuca yani İnat Evi Boşnakların inadını temsil ediyor ve bir milli sembol olarak kabul ediliyor. 1997’den beri de içerisinde şahane bir lokanta hizmet veriyor. İnat Kuca menüsünde bulunan Bosna lezzetleri ile şehrin en iyi restoranlarından biri. Özellikle et yemekleri konusunda uzmanlar. Gorgonzola peyniri ve mantarlı bir sosla yaptıkları biftek yemeye kıyılmayacak kadar güzel. Üstelik yemek öncesi birçok Boşnak mezesini de tadabilmek mümkün.
Bununla birlikte İnat Kuca’da Bosna şaraplarını da tadabilirsiniz. Ülkenin güney taraflarında üretilen şaraplar hiç de fena değiller. İnat Kuca’nın en keyifli tarafı ise güzel havalarda nehrin kenarında bulunan masalarda, onu yerinden eden dev binaya bakarak yemeğin ve havanın tadını çıkartmak.
cokgezenlerkulubu.com