Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Makedonya, Kosova ve Slovenya’dan oluşan Yugoslavya, uzun yıllar futbolda adından söz ettirdi. Yugoslavya’nın dağılmasından sonra ise Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya uluslararası şampiyonalarda boy gösterdi. Bosna-Hersek ve Karadağ ise ilk kez büyük bir organizasyona katılmaya çok yakın. Hatta Bosna-Hersek garantiledi gibi.
2010 Dünya Kupası ve Euro 2012’ye katılma hakkını baraj maçlarında Portekiz’e kaptıran Bosna-Hersek’in Brezilya’daki 2014 Dünya Kupası yolundaki rakipleri Yunanistan, Slovakya, Litvanya, Letonya ve Liechtenstein’dı.
Euro 2004’te kupayı kazanarak tarihinin en büyük başarısına imza atan Yunanistan, grubun kesin favorisi olarak gösteriliyordu. Bosna’ya biçilen rol ikincilik yarışından ibaretti. Bosna-Hersek için futbol sadece futbol değildi. Sırpların katliamına maruz kalmış bir ülkenin yıkılmadığının göstergelerinden biriydi. Bosna-Hersek Futbol Federasyonu, Aralık 2009’da takımı ‘Bosnalılık’ bilincinde olan Saffet Susiç’e emanet etmişti. Yardımcısı da Elvir Baliç’ti.
Susiç’in talebeleri, Euro 2012 yolunda topladığı 20 puana rağmen grupta Fransa’nın 1 puan gerisinde kalarak şampiyonaya direkt katılma şansını kaçırmıştı. Aslında bu başarı Bosna’nın geleceğinin parlak olduğunun göstergesiydi. Takımın iskeleti oluşmuştu artık. Keza Bosna’nın en büyük sorunu teknik adam-oyuncu- federasyon irtibatında yaşanmıştı. 2006’da federasyon Blaz Sliskoviç’in yerine Fuat Muzuroviç’i getirince, aralarında Hasan Salihamidziç, Sergey Barbarez, Bayramoviç, Spahiç ve Hasagiç gibi yıldızların bulunduğu 13 isim millî takımı boykot etmişti. 5 Ocak 2008’de millî takımın teslim edildiği Meho Kodro’nun ömrü sadece 2 hazırlık maçı olduktan sonra dümene 1994-2000 arasında Hırvatistan’ı çalıştıran Bosna doğumlu Hırvat Miroslav Blazeviç’in geçmesiyle küsen oyuncular tekrar kazanılmıştı.
Brezilya 2014 yolundaki ilk maçta Liechtenstein’ı 8-1 yenen Boşnaklar için bu skor elbette bir ölçü değildi. 4-1’lik Letonya galibiyeti ve deplasmanda Yunanistan’a karşı alınan 0-0’lık skor, Bosna-Hersek’in daha ilk 3 maç sonunda Brezilya ümitlerinin boş bir hayal olmadığını gösterdi. Litvanya karşısında alınan 3-0’lık net skorun ardından 3-1’lik Yunanistan galibiyeti, Boşnakların kafasındaki ‘Bu kez olacak’ düşüncesini sağlamlaştırdı. 7 Haziran’da deplasmanda Letonya’yı 5-0 yenen Boşnaklar, 6 maç sonunda topladığı 16 puanla en yakın rakibi Yunanistan’ın 3 puan önünde lider. Kalan 4 maçının ikisini kendi sahasında oynayacak olan Boşnaklar için yazılan en kötü senaryo, en iyi ikinci kontenjanından Brezilya 2014’e direkt katılması. Ancak şu ana kadar gösterilen performans gruptan lider çıkacağının ispatı.
Bosna-Hersek Millî Takımı’nda Edin Dzeko (Manchester City), İbiseviç (Stuttgart), Lucic (Lazio), Pjanic (Roma), Begovic (Stoke City), Spahic (Anzhi Mohaçkale) gibi Avrupa’nın önde gelen takımlarında top koşturan isimler var. Şüphesiz şu anki en önemli yıldızı Dzeko. Dzeko, 2008-09 sezonunda Wolfsburg’u Almanya şampiyonu yapmış, attığı 22 golle de gol kralı olmuştu. Şu an Manchester City’de oynayan Dzeko, millî forma ile 53 maçta 29 gol attı.
Tarihî, dinî ve kültürel bağlarımızın olduğu Boşnaklarla sağlam bir futbol ilişkimiz de var. Ülkemizde top koşturan Kasımpaşalı İbricic, Gaziantepsporlu Medunjanin, İstanbul Büyükşehirli Edin Visca, Mersin İdman Yurdu kalecisi Sehic, Gençlerbirliği’nden Ermin Zec, şu an Bosna-Hersek Millî Takımı’nda görev yapan isimler. Türkiye 2014’e katılma şansını mucizelere bıraktığı için Brezilya’da Bosna-Hersek’le teselli olacağa benziyoruz.
Haydi Bosna, göster gücünü düşmana, dosta!
Hasan CÜCÜK