Bosna-Hersek’in kuzeyindeki Priyedor (Prijedor) şehri ve bu şehre 20 km mesafedeki Omarska maden ocağı, Srebrenitsa gibi, Bosna Savaşı’nda önemli bir yerlerindendir. Küçük bir şehir olan Priyedor ve uzaktan bakılınca sade bir demir madeni görünümünde olan Omarska, aslında birer ölüm madeni ve ölüm şehridir.
Dayton Anlaşması ile Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyeti’nin bir parçası haline getirilen Prijedor, yüzde 49,5’i Boşnak ve yüzde 47,5’i Sırp olmak üzere, savaştan önce 120 bin nüfusa sahipti. Savaş bitiminde Boşnak nüfusu 6 bine inerken, Sırplar 53 bine yükseldi. Bugün 67 bin Sırp’ın yaşadığı Prijedor’da, 22 bin Boşnak bulunuyor.
1991 Sonbaharında yoğun bir silahlanmaya giden Sırplar, 1992 yılı başlarında Kozara Dağı’ndaki televizyon vericisini ele geçirdiler. Halkının, Saraybosna televizyonlarını izlemesini engellediler. Sadece, Sırpların tehdit altında olduğu propagandasını yapan, Belgrad televizyonu izlenebiliyordu.
Mart 1992’de Gizli Polis Teşkilatı UDBA’nın başına getirilen Simo Drljaca, bir ayda on üç polis karakolundaki bin 775 Sırp’ı silahlandırdı. Drljaca, bu alçaklığın karşılığı olarak, savaştan sonra Sırbistan İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına getirildi.
29 Nisan gecesi harekete geçen Sırplar, aynı gece, tüm Prijedor’u ele geçirdiler. Sırp yönetimi, Mayıs 1992’de yerel radyolara verdiği ilanlarla, Sırp olmayanların evlerinin pencerelerine beyaz bayrak ya da çarşaf, evden çıkarken ise kollarına beyaz kurdele bağlamalarını emretti. İşaretlenen binlerce Boşnak, esir kamplarına götürülerek, soykırım, işkence, dayak, ırza geçme ve cinsel tacize maruz bırakıldı. Yaklaşık 30 bin Priyedorlu, Omarska, Keraterm, Kozarac, Trnopolje ve Manjaça Esir Kampları’na götürüldü. On binlercesi de sürgün edildi.
Sırbistan’dan gelen ağır silahlı Sırp askerleri, 23 Mayıs’ta Boşnak köylerini ateş altına aldılar. 102’si çocuk ve 266’sı kadın olmak üzere, 3 bin 173 sivil acımasızca öldürüldü. Öldürülenler arasında, 5 yaşında kız çocukları ve 85 yaşında kadınlar yer alıyordu. Hayatta kalabilen erkekler, ertesi gün Omarska Esir Kampı’na götürüldüler.
İlk olarak spor salonunda toplanan Bosnalı kadınlar, tren ile getirildikleri, Omarska’da her gece tecavüze uğradılar. Bosnalı kadınların bu kampta yaşadıkları duyulduğunda, 20 kilometrelik yolu yürüyerek aşmak üzere, serbest bırakıldılar.
Sırplar, 20 Temmuz 1992’de Sana Nehri kenarında, bir gün içerisinde bin 500 Bosnalıyı öldürüp, Ljubijica Dağı eteklerine gömdüler. Bu sebeple, her yıl 20 Temmuz’da bu bölgede anma törenleri düzenleniyor.
Mart 1992’de açılan Omarska Esir Kampı, The Guardian ve Neswsday’den iki gazetecinin burada olan bitenleri kamuoyuna duyurmasının ardından, 6 Ağustos 1992’de kapatıldı.
Omarska’da tutulan yaklaşık 5 bin kişiden büyük bir kısmı açlık, işkence, hastalık ve benzeri sebeplerden yaşamını yitirirken, 700’ü de kurşuna dizildi. Akıbeti meçhul olan 500 kişi hâlâ aranıyor.
Bosna-Hersek Kayıplar Komisyonu’na göre; 1991-1995 yılları arasında Priyedor’da da, 4 bin 093’ü sivil olmak üzere, 5 bin 209 Boşnak öldürüldü. Bulunan 57 toplu mezarda, bin 480 kişinin cesedine ulaşıldı. Bin 415 kişi ise hâlâ kayıp.
1992-95 Bosna Savaşı’nın üzerinden bunca yıl geçti. Ancak Sırp cephesinde değişen bir şey yok. Geçtiğimiz yıl, Priyedor’da öldürülen 102 çocuk düzenlenen bir tören ile anıldı. Törene katılanlar, üzerinde katledilen çocukların isim ve yaşları bulunan okul çantalarıyla, sessizce yürüdüler. Ardından bu çantalarla, Priyedor Meydanı’nda “genocid” (soykırım) kelimesini yazdılar.
Priyedor’un Sırp Belediye Başkanı Marko Paviç, “şehrin saygınlığına zarar vereceği” gerekçesiyle, halka açık alanlarda anma programı düzenlenmesini ve “soykırım” kelimesini yasakladı. Paviç, Boşnakları da “anma etkinliklerini siyasallaştırmak” ile itham etti.
Paviç’in bu utanmaz tavrı, Priyedor kurbanlarını yıldırmadığı gibi, burada yaşananların tüm dünya tarafından öğrenilmesini de sağladı. Türkiye’nin aralarında bulunduğu elliden fazla ülkedeki binlerce insan, 31 Mayıs’ta, kollarına beyaz kurdele bağlayarak soykırım ve ırkçılığı protesto ettiler.
Artık her 31 Mayıs, Priyedor Soykırımı unutmamak ve unutturmamak adına “beyaz kurdele” günü olarak anılıyor.
Siz de, 31 Mayıs’ta kolunuza bir beyaz kurdele, evinize beyaz bir bayrak ya da arabanıza bir beyaz fular bağlayın! Bağlayın ki, Priyedor Soykırımı’nı unutmadığınızı ve unutulmasına müsaade etmeyeceğinizi tüm dünya görsün.
ayhan_demir@hotmail.com