Kendilerinden Önce Tarlaları AB’ye Giriyor

Bosna Hersek’in Bihaç kentine bağlı Martin Brod köyü sakinleri, ellerinde tapuları olmasına rağmen, Hırvatistan sınırlarında kalan topraklarını işleyemiyor ve bu topraklardan ürün toplayamıyorlar Martin Brod sakinleri, Hırvatistan 1 Temmuz’da AB üyesi olduktan sonra, 15 yıldır devam eden sorunun daha ciddi boyutlara çıkacağını düşünüyor

Bosna Hersek’in kuzeybatısındaki Bihaç’a bağlı Martin Brod köyü sakinleri 15 yıldır, ellerinde tapuları olmasına rağmen Hırvatistan sınırları içerisinde kalan topraklarını işleyemiyor ve buralardan ürün toplayamıyorlar.

hrvatska_granica_ilustracijaMartin Brod köyü sakinlerinin sınırın karşı tarafına geçip topraklarını işlemelerinin önünde “sınır” veya “gümrük” engeli olmasa da karşı tarafta yakalanmaları halinde ödeyecekleri büyük para cezaları onlar için caydırıcı oluyor.

Köylülerin, evlerinin penceresinden görebildikleri tarlalarına ulaşmak için köye en yakın sınır kapısı Ripaç’a kadar 100 kilometre yol gitmeleri gerekiyor.

Martin Brod Köyü Muhtarı Milan Radiç, köy sakinlerinin yaşadığı en büyük sorunun sınır geçişleri olduğunu ve Hırvatistan’ın Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasıyla sorunun daha da büyüyeceğini söyledi.

Radiç, “Bizim Hırvatistan’la ve sınır geçişleriyle sorunumuz var. Köylülerin yüzde 70’inin Hırvatistan’da arazisi var. Ancak bu insanlar 15 yıldır kendi arazilerini işleyemiyor ve geçinebilmek için ürün alamıyor” diye konuştu.

Vaatler tutulmadı

Radiç, geçmiş yıllarda bu sorunun çözülmesi için dönemin AB’nin Bosna HersekYüksek Temsilcisi Paddy Ashdown da dahil birçok üst düzey devlet görevlisinin vaatlerde bulunduğunu ancak hiçbirinin bu vaatleri yerine getirmediğini belirtti.

Dünyanın hiçbir yerinde insanların kendi mülkiyetindeki arazileri işlemesinin ve buralardan ürün almasının engellenmediğini vurgulayan Radiç, “Birkaç kez toplu olarak Hırvatistan aleyhine dava açma ve tazminat talebinde bulunmayı teklif ettim. Ancak hiçbir köylü buna yanaşmadı. Umarım sorun gelecekte çözülecektir” dedi.

Emekli öğretmen Savka Payiç de kendi topraklarını işleyemeyen Martin Brod sakinlerinden biri. Hırvatistan’ın Donyi Lapats köyünden Martin Brod’a 1968 yılında gelen Payiç, hem kendisine hem de eşine ait arazilerin Hırvatistan sınırları içerisinde kaldığını söyledi.

Payiç, “Bana ait araziler, köyümde, Donyi Lapats’ta, eşiminkiler ise hemen sınırın ardında” diye konuştu.

Eşinin arazisinde ağaçların da bulunduğunu söyleyen Payiç, “Ama nafile. Gidip kış için oradan odun dahi kesemiyoruz. Meyve ağaçlarımızın bakımını yapamıyoruz. Ürünleri toplayamıyoruz” ifadesini kullandı.

Martin Brod, İkinci Dünya Savaşı’na kadar Bosna Hersek ile Hırvatistan arasındaki sınırı da belirleyen Una Nehri’nin sol tarafında, yani Hırvatistan tarafında kalıyordu. Nehrin sağ tarafında, Bosna Hersek sınırında ise Rmany Köyü bulunuyordu. Savaşın ardından, sınır, nehirle değil, nehrin üst kesimlerindeki isimsiz sıra dağlarla belirlenince, Martin Brod ile Rmany köyleri birleştirilip Bosna Hersek sınırına dahil edilerek, Martin Brod oldu. 400 kişinin yaşadığı Martin Brod’un nüfusunun çoğu Ortodoks.

Okulları ve işleri Hırvatistan’da, evleri ise Bosna’da

Öte yandan, Bosna Hersek’in kuzeybatı ucundaki Velika Kladuşa’ya bağlı Şmrekovats ve Şilykovaça köyündeki çocuklar okula, ebeveynleri ise işe gidebilmek için hafta içi her gün Bosna Hersek-Hırvatistan sınırını geçiyorlar.

Şmrekovats’ta yaşayan çocuklar, her gün yürüyerek derme çatma sınır kapısına, oradan da otobüslerle Hırvatistan sınırlarında kalan Cetingrad ve Sluny beldelerindeki ilk ve ortaöğretim kurumlarına gidiyorlar.

Şmrekovats’ta yaşayan ve çocukları hafta içi her gün Hırvatistan’a giden ebeveynlerden biri olan Nenad Yurçeviç, sınır kapısı yapılmadan önce, yasal olmayan yollarla, iki ülkeyi ayıran küçük bir dereyi geçerek Hırvatistan’a gittiklerini, ancak sınır kapısı yapıldıktan sonra bu durumun değiştiğinin söyledi.

Sınır kapısını, sadece Hırvatistan’daki okullara giden öğrencilerin kullanabildiğini belirten Yurçeviç, “Sınır kapısında, okula giden çocukların isim listesi bulunuyor. Bu çocuklar, sorunsuz bir şekilde Hırvatistan’a giriyor. Bosna’da yaşayan ancak iş yeriHırvatistan’da olanlar için durum farklı. Onlar, 10 kilometre uzaklıktaki sınır kapısına giderek oradan geçiyorlar” diye konuştu.

Yurçeviç, köyde yaşayıp Hırvatistan’da çalışan çok sayıda kişi bulunduğunu anlatarak, bu insanların daha fazla kazanabilmek için her gün bu çileyi çekmek zorunda olduğunu ifade etti.

Yurçeviç, “Biz burada doğduk, çocukluğumuz ve gençliğimiz burada geçti. Sınır geçişlerine gelecek olursak, şimdilik yine idare edilebiliyor. Ancak Hırvatistan, AB üyesi olunca bu durum değişecek. İşte o zaman, durum son derece karmaşık bir hal alacak” dedi.

Bosna Hersek’te yaşayan ancak eğitimlerine Hırvatistan’da devam eden çocuklara da değinen Yurçeviç, Hırvatistan’daki eğitim olanaklarının çok daha düzenli ve iyi olduğunu belirtti.

Hayatlarına Bosna Hersek sınırları içinde devam eden ve evlerine sadece 100 metre mesafedeki arazilerin Hırvatistan içinde kalması yüzünden her gün sorunlar yaşayanlara dikkati çeken Yurçeviç, şunları kaydetti:

“Bu insanların evleri ile arazileri arasında sadece 100 metre var. Ancak arazilerine gidebilmek için 10 kilometre uzaklıktaki sınır kapısından giriş yapmaları gerekiyor. Her gün bu kadar yol gitmek, onlar için hiç de hesaplı değil.”

Kendisi gibi köydeki çok sayıdaki komşusunun da hem Bosna Hersek hem deHırvatistan vatandaşlığı bulunduğunu belirten Yurçeviç, ilerleyen günlerde bu iki ülke vatandaşlığı arasında seçim yapmak zorunda kalırsa Hırvatistan’ı seçeceğini söyledi.

Bosna Hersek ile Hırvatistan arasındaki sınır çizgisinin belirlenmesinin ardından, Şmrekovats ve Şilykovaça köyleri, yüzyıllardır idari olarak bağlı oldukları Cetingrad’dan ayrılmıştı. Sınırın Bosna Hersek tarafındaki çocuklar için yeni okullar yapılmış olsa da olanakları daha iyi olduğu için Hırvatistan’dakiler tercih ediliyor.

Ayrıca Bakınız

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Bosna Hersek’te gündemi değerlendirdi: (1)

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Moskova'da varılan mutabakatın Suriye'de siyasi çözümün önünü açacağını belirterek, "Türkiye ezcümle kararlı duruşuyla, ne yaptığını bilen tavrıyla, tarzıyla, Moskova'da istediğini almıştır.