Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle, Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu’nun katkısıyla, Bosna Hersek İzmir Fahri Konsolosluğu tarafından düzenlenen “Gençler Ata Topraklarıyla Buluşuyor” projesine benim de katılmam istendi, kabul ettim.
Uçağın küçük penceresinden sanki masal kitabından evler dizisi görüldü. Uçak Sarajevo’ya inince pilotun sesi duyuldu, “Sarajevo’ya hoş geldiniz”…
Gezi otobüsüne binip otelimize giderken rehberimiz Adnan Bjelic savaşta hasar görmüş yerleşim bölgelerini gösterdi. Bomba izleri evleri delik deşik etmiş…
Bizim boş verip bakımsız bıraktığımız eski İzmir evlerini düşündüm. Yine de çok iyi korumuşlar. Raylar, troleybüsler, sakin yavaş bir trafik vardı. Hiç bir yerde çöp ve işportacı görmedim.
Yerler ve kaldırımlar badem taşı döşeli, toprak hava alıyor. Bizim asfaltlı sokaklarımız aklıma geldi.
Başçarşı’daki çeşmelerde sular devamlı akıyor. Herkes buradan şişelerine su doldurup içiyor. Eski otantik dükkânlar korunmuş. Bir minyatür çarşı örneği… Kemeraltı aklıma geldi, ne bir çığırtkan, ne de ortada işportada satılan mallar… Bazı dükkânlarda üretim ve satış yapılıyor.
Para birimi KM (Convertible mark = Kaem diye okunuyor)… 1 TL = 2KM.. EURO bozdurulup KM alınıyor.
Terziler, ahşap el sanatları gibi çok resim satan dükkânlar var. Bosnalı ressamların yaptığı resimler vitrinlerde. El sanatlarıyla ilgilenen kadının eşi ressammış, şahane illustrasyonlar gördüm…
Çarşı içersinde camiler mescitler, bir ulvi sakinlik sessizlik içinde. İmam ezanı minarenin şerefesinden okuyor. Camilerin ibadet dışında ziyaretçileri vardı… Minik dükkânların önünde oturmak için küçük çıkmalar yapılmış.
Otelimiz çok iyi ayarlanmış, her şey çok güzeldi. Yolda Bosna Hersek Fahri Konsolosu Sayın Kemal Baysak bizlere Bosna Hersek ve Sarajevo’nın tarihini anlattı. Her yerde orman manzaraları ve mini villalar var.
Pocitel’de resim defterimi hazırlayıp çizerken oranın esnafı ressam hanımla beraber çizim yaptık. Konjic’te Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. Blagaj şahane bir su şehri. Alabalıklar, şelale sesi, yollar yemyeşil, tek tip evler, balkonlar genellikle kırmızı sardunyalar, bahçede güller, yollar tenha.
Mostar Köprüsü bilim kurgu eseri gibi duruyordu. Çizim yaparken grubu kayıp ettim. Mostar’ın yolları badem taşlarıyla kaplı…
Sabah 7.30 da hareket. Igman Dağı’nın çevrelediği Sarajevo 1425 gün abluka altında kalmış. Vrelo Bosne Milli Parkı, Bizim fuar alanının 30 katı kadar var. Çağlayanlar, dereler, köprüler, göletlerde kuğular, ördekler, bol oksijen ağaç ve bitki zenginliği. Bisikletçiler, halk arabalarla geliyor…
Uluslar arası Sarajevo Üniversitesi (IUS)… Rektör, Prof. Dr. Hilmi Ünlü Türkiye’de yetişmiş bilim insanı. Bizi sevgiyle karşıladı. Üniversitesini tanıttı…
Tünelde video gösterisi yapıldı, savaşta evler, parlamento binası, apartmanlar yanıyor… Bombalar patlıyor, 4 Mayıs 1992 Sarajevo’nun en zor günü… Her yer cehennem gibi, kadınlar çocuklarını kaçırıyor. Tüneli Sırplar’dan gizli kazmışlar. Her taraf toprak dolmaya başlayınca, Sırplar fark ediyorlar ama bir şey yapamamışlar.
Birleşmiş Milletler askerleri bu tünelden geçerek Boşnakları kurtarmışlar…
Boşnak Enstitüsü Vakfı Adil Zülfikarpasic tarafında İsviçre’de kurulmuş bir vakıf. Daha sonra Zürih Enstitüsü’ndeki arşiv Sarajevo’da Gazi Hüsrev Bey Hamamı’na taşınıyor.
Srebrenica’ya gitimek için saat 06.00’da hareket ediyoruz. Srebrenica yolları virajlı ve ormanlık alanının içersinden geçiyor. Tek tip evler düzenli. Srebrenica kötü anılarla dolu… Fabrika binaları harap halde, müze olmayı bekliyor. İçerde yaşanan acı anılar taze…
Srebrenica Anneleri Dernek Başkanı ve Belediye Başkanı konuşma yapıp soruları cevapladılar. Halkın elinden bütün silahları alıp, Birleşmiş Milletler askerlerine vermişler. Akü fabrikasındaki ağır hava herkesi ürpertiyor.
Fabrika müze yapılmış, film gösteriminde, kadınları çocukları tıka basa kamyonlara doldururlarken gördüm. Kadınlar kaybolan çocuklarını ve kocalarını ağlayarak anlatıyorlar… Sergide vitrinlerde 1950-60-70 yıllarında doğup 1995 yılında ölmüş insanların resimleri ve biyografileri sergileniyor. Raflarda onlara ait obje, yüzük, kurşunlanmış cep saati…
Potocari Anıt Mezarlığı’nda çiçek koyup saygı duruşunda bulunduk… Grup gözyaşlarına boğuldu… Srebrenica Belediye Başkan Yardımcısı Türkiye’den gelenlere, Türkiye’ye dönünce gördüklerini unutmamalarını söyledi…
Tuzla’yı kazıp suni bir deniz oluşturmuşlar. Herkes buraya gelip güneşleniyor. Tuzla’da kahvehanede oturan gençlere atılan bomba sonucunda ölenlerin mezarlarına gidip saygı duruşunda bulunduk. Ayrıca bomba atılan binanın önüne çiçek bıraktık.
Visegrad’ta “Sırp fanatikleri var, gruptan ayrılmayın” uyarısı yapıldı. Gorazde savunma birlikleri komutanı General Pelam’dan hediye bir resim aldım. Yolda gençler Türkçe, Boşnakça şarkılar söylediler.
Sabah kahvaltıları harika.
Bosna Nehri, Karadeniz’e dökülüyor. Sanayi kenti Zenica Belediye Başkanını Husejin Smajlovic’i ve Türk Birliğince oluşturulan Türk Parkı’nı ziyaret ettik. Türk iş adamlarının yatırımlarını bekliyorlar…
Başbakanlığa gidildi, sağlık işleri kantonlardan idare ediliyor. Jajce UNESCO korunmasında, Vranduk Kalesi’ne yağmur nedeniyle çıkamadık. Boşnak ailelerin hazırladığı kahvaltı eşliğinde Boşnak oyunlarını seyrettik.
Donji Vakuf, Ayvaz Dede efsanesinin yaşatıldığı yer. Kafile halinde dua ile yarılan kayaları görmeye gittik… Vlasicka Kuca’da hiç unutamayacağım değirmenlerin ve şelalelerin harika manzarası var…
Beni bu geziye davet eden Bosna Hersek Fahri Konsolosu Sayın Kemal Baysak Bey’e, dostlarım Saadet – Hüseyin Erciyas’a teşekkür ederim.
Bedriye Gülay Beşikçi