Şefkat Yuvası – Zavod Pazariç

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Psikoloji Öğrencileri Birliği olarak Saraybosna’ya yaklaşık 25km mesafede bulunan Pazariç kasabasında ki , “Zavod Pazariç Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi”ni ziyaret ettik.

Enstitü hakkında, kurumsal iletişim sorumlusu Sabina Çajiç hanımdan bilgiler aldık ve kendisinin rehberliğinde enstitüyü gezdik. Rehabilitasyon merkezi 1949 yılında hizmete başlıyor. Uzun yıllardır çok ciddi emek ve çabalarla hizmet ediyor. Şuan üç farklı mekânda toplam 336 kişiye hizmet veriyor. Bu sayının içerisinde, çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı gurupları da yer alıyor. Eğitimlerinde, spor terapisi, sanatsal tedavi, müzik terapisi ve çocuk guruplarla oyun terapisi uygulanıyor. Çok ciddi gönüllülük gerektiriyor burada çalışmak.

Rehabilitasyon müdür yardımcısı ve aynı zamanda sosyal hizmetler uzmanı olan Ziya Bey, rehabilitasyon merkezinin az imkanı olmasına rağmen nasıl büyük iş başardıklarını sorduğumuzda, özet olarak sevgi, ilgi, şefkat, merhamet ve diğerkamlık duygularına dikkat çekiyor.

İnsanı,  gerçekten sevmenin örneğini, şefkati bu enstitüyü gezerken anlıyoruz. Hizmet verenler yaptığı işin bilincindeler. Orada bulunan hastaları kendi aileleri gibi görüyorlar. Sabina Hanım, bu insanlar bize Yaratıcının emaneti diyor. Bir çoğunun ailesi yok. Yardıma muhtaç kişiler buraya geliyor, ömürlerinin sonuna kadar bu klinikte kalıyor. Yani orası onların evi ve orada çalışanlar bu geniş ailenin bireyleri.

Klinik Bosna Hersek Devletine bağlı olarak çalışıyor. Fransa ve İtalya sivil toplum kuruluşlarının finans olarak desteklerinden bahsediliyor. Buna rağmen ciddi ihtiyaçlarının olduğunu hissedebiliyorsunuz. Çocuklar için ayarlanmış oyun odaları çok küçük ve kısıtlı materyaller bulunmakta. Ayrıca spor terapisi için çok fazla araç gereç bulunmamakta.

Özellikle kapalı yüzme havuzu projelerine yıllardır destek aradıklarını bildiriyorlar. Burada tedavi gören, yardıma muhtaç insanların hayatı,ve onların yaşama sevincini hissedebilmeleri için zaruri ihtiyaçlar bunlar. Bu ihtiyaçların, imkan sahiplerince karşılanması bu kurum için ve oradaki yaşayan insanlar için büyük mutluluk olacaktır. Neye gücümüz yeterse. Belki bir paket oyun hamuru, yahut boya kalemi, yada halı dokuması için ip veya bir spor aleti. Ayrıca hepsinin hayallerini süsleyen yüzme havuzu inşası. Bunlardan hiç birine gücümüz ve imkânımız yetmiyor mu? O zaman belirli aralıklarla orayı ziyaret ederek, oraya gönüllü olup zamanımız oldukça oradaki insanlarla vakit geçirerek de destek verebiliriz.

Bosna Hersek te yaşayan, üniversitemizde okuyan özellikle psikolojibölümü  öğrencilerinin, sık sık bu merkezi ziyaret etmeleri, ciddi tecrübe kazandıracaktır. Şefkati, empatiyi ve insanı hissetmek, teorik bilgilerle olmuyor. İnsanı hissetmek, insanla ilgilenerek ve muhabbet ederek oluyor. Empatinin tanımını milyonlarca insan yapmış, lakin günümüz dünyasında genel olarak hayat  “ben” merkezli ilerliyor. Merhamet birçok kez, birçok din ve kültür tarafından kaleme alınmış, popüler kavramlar listesine geçmiş. Ama günümüzde yılda ortalama 10 milyon insan açlıktan, bakıma muhtaçlıktan ölüyor.

Birçok coğrafyada ideolojik sebeplerden ötürü kanlar dökülüyor. Karşımızdaki insanın  “insan” olması fark etmiyor. Ötekiyse her türlü kötülüğü hak ediyor. Yaratılanı Yaratıcıdan ötürü sevmek ne kadar da zor geliyor. Bir ruh sağlığı çalışanı olarak, antidepresan vermek ne kadarkolay. Yahut kişinin parası varsa sadece psikoterapi desteği verebiliyoruz. Durumu yoksa ıslah evinde yoksul ve sevgiden yoksun bir şekilde ölümü bekliyor. İşte bir fırsat sevgiyle çalışan, şefkat yuvasına örnek bir rehabilitasyon merkezi, yokluk içinde varlığı bulmuş bir merkez iyiyi, güzeli, mesleği tecrübeyi yaşayabileceğimiz bir yer.

Hissin kadar hissen vardır diyor şair. Hislerimi bu merkezdeki Emina’nin çizdiği resimle ifade etmek istiyorum. Geçtiğimiz yıl Türkiye’den Trakya Üniversitesi desteği ile bir gurup danışan ve öğreticileri Türkiye’yi ziyaret etmiş. Emina Edirne’de ki Tarihi Selimiye Camiinden çok etkilenmiş. O günden beri sürekli resim çalışmalarında camii resimleri çiziyor ve Türk bayrağı çiziyormuş. Hocası bunu anlatırken çok duygulandım. Ülkemiz olarak elbette birçok desteğimiz var kardeş ülkelerin hepsine. Lakin bu tarz rehabilitasyon merkezleri ve bilhassa yetim hanelere kalıcı, iz bırakıcı destekler veremiyoruz. Bu devletimizin ya da herhangi birinin suçu değildir. Buralarla ilgili araştırmalar oldukça, birileri bahsetmedikçe ulaşamıyoruz. Bu yazıyı bunun için kaleme almak istedim.

Bosna da çan sesinden çok ezan sesi duymak istiyorsak, Bosna’nın güzel yürekli halkı, barışa sevdalılar, tarafından yönetilmesini istiyorsak; merhamete, şefkate, insanlığa hizmet eden ve bu değerlere çok ihtiyacı olan çocukların bulunduğu yetimhaneleri ve yardıma muhtaçların bulunduğu rehabilitasyon merkezlerini destekleyerek başlayabiliriz.

Bosnahersek.ba

Yazar: Klinik Psikolog, Mehmet Yasir Cebeci (mycebeci@hotmail.com)