CEM ŞAN – Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı olarak üç yıl önce eğitim hayatına başlayan Bursa’daki Uluslararası Murad Hüdavendigar Anadolu İmam Hatip Lisesi, dünyanın dört bir tarafından gelen 167’si yabancı 396 öğrencisiyle Türkiye’nin gönül elçilerini yetiştiriyor.
Osmangazi Belediyesi tarafından yaptırılan ve 22 bin metrekare kapalı alana sahip okulda üç proje yürütülüyor.
Merkezi sınavla öğrenci alan Fen ve Sosyal Bilimler Projesi, 59 ülkeden seçme sınavlarıyla öğrenci alan Uluslararası Anadolu İmam Hatip Lisesi Projesi ve hafızların eğitim gördüğü Hafızlık Projesi aynı anda devam ediyor.
$(window).load(function () { var s = document.createElement(“script”), el = document.getElementsByTagName(“script”)[0]; s.async = 1; s.src = “//cdn2.admatic.com.tr/showad/showad.js”; el.parentNode.insertBefore(s, el); });
Fen ve sosyal bilimlerden spora, sanattan din eğitimine her alanda öğrenciler hem ders içi hem de ders dışı faaliyetler, atölye ve egzersiz çalışmalarıyla hayata çok yönlü hazırlanıyor.
Arapça ve İngilizce dil eğitim atölyeleriyle en az iki dili bilen, akademik anlamda bu dillerdeki yayınları takip edebilen öğrenciler, Sosyal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler, Medeniyet ve Değerler, Asya, Afrika, Orta Doğu ve Balkan Araştırmaları kulüpleriyle hem kendi coğrafyalarına hem de dünya coğrafyasına dair fikir üretiyor.
Öğrenciler, görsel sanatlar atölyesi ve açık-kapalı spor alanlarında sanat ve spor konusunda kendilerini geliştiriyor, yeteneklerini ortaya koyuyor. Okulda resim kurslarının yanında, futbol, voleybol, basketbol, masa ve kort tenisi, karate, tekvando, güreş branşlarında spor eğitimleri de yapılıyor.
“Gerçek uluslararası bir okul”
Okul müdürü Mehmet Türkmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulda Türkiye ile birlikte 60 ülkeden 167’si yabancı 396 öğrencinin eğitim gördüğünü söyledi.
Türkmen, tek çatı kapsamında Türkiye’nin en büyük okul binasına sahip olduklarını aktararak, “Osmangazi Belediyesinin vizyon projelerinden birisi. Okulda fen ve sosyal bilimlerle ilgili çok ciddi çalışmalar var. Araştırma projeleri, patentler, makaleler, sempozyumlar, bildiriler var. Biz de bu çalışmaları artırarak sürdürmeye gayret ediyoruz. Okul farklı ve özgün. Gerçek uluslararası bir okul.” dedi.
Türkiye Diyanet Vakfının burslarına 80 civarında ülkeden öğrencilerin başvurduğunu aktaran Türkmen, şöyle devam etti:
“Bu durum ülkemizin yurt dışından ne kadar talep gördüğünü ve Türkiye’nin yurt dışına ne kadar güven verdiğini ifade ediyor. Bu ülkemizin imajı ve vizyonu açısından çok önemli. Öğrenciler internet üzerinden müracaat ediyorlar. Dijital ortamda yapılan birtakım araştırmalar sonucunda ülkelerinde mülakat yapılıyor. Çok ciddi bir süzgeçten geçiriliyor. Eğitim açısından çıta çok yüksek tutuluyor. Dolayısıyla bizim beklentimiz de bu oranda yüksek. Umuyorum ki 10-20 yıl sonra, ülkemizdeki bir kısım güzellikleri yaşayan, bu anıları da ülkelerine taşıyan bir kitlemiz olacak. Bu gençleri dünyanın ihtiyaç duyduğu kalitede, nitelikte bilgi ve beceriyle mezun edebilir ve ülkelerine geri gönderebilirsek işte o zaman gelecek bugünden daha güzel olacak.”
Türkmen, okulun matematik ve fizik ağırlıklı olmak üzere 12 patentinin bulunduğunu dile getirerek, “Çocuklara bir şey icat etmeyi icatlarını kayda geçirmeyi ve bunu dünya ölçeğine taşımayı öğretiyoruz. Bir patentli ürünümüz uluslararası yarışmada birinci oldu. Bu yıl içinde birinci olan patentimiz Meksika’ya sergiye gidecek. Fen ve sosyal bilimlerde bilgiyi üreten, bunu tescilleyen ve pazarlayabilen bir anlayışı taşıyabilmemiz gerekiyor.” dedi.
“Üniversiteyi de Türkiye’de okumak istiyorum”
Liberya’dan gelen 10. sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Ebubekir Diallo burada olmaktan ve bu okulda okumaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türkiye’ye gelmeyi önceden hiç düşünmediğini ifade eden Diallo, şöyle konuştu:
“Allah bu fırsatı bana verdi. Yeni insanlarla tanışıyoruz. Başka kıtalardan kişiler gelip burada okuyor. Onlarla birlikte olmak çok faydalı benim için. Hiç Türkçe bilmeden buraya geldim. Üç ay Türkçe öğrendim. İkinci dönemde fizik, kimya, biyoloji almaya başladık. İlk başlarda biraz zorluk çektim ama şimdi daha iyi hissediyorum. Okulu bitirdikten sonra üniversiteyi de Türkiye’de okumak istiyorum. Makine ya da inşaat mühendisi olmak istiyorum. Çünkü Türkiye’nin mühendisliği çok iyi. Mühendisliğin babası El-Cezeri bir Türk’tür. Bence bunu öğrenmek çok faydalı olabilir. Ülkemin ve Afrika’nın mühendise ihtiyacı var.”
“Kendimi dünyanın en mutlu insanı hissediyorum”
Bosna Hersek’ten gelen 10. sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Halid Ghatas ise buraya gelince 3 ay Türkçe eğitimi aldıklarını ve ilk başlarda çok zorlandıklarını söyledi.
Burada günlerin çok güzel geçtiğini ifade eden Ghatas, “Özellikle insanların hali ve bize olan davranışları çok iyi. Öğretmenlerimiz bize büyük bir adam gibi davranıyor. Bize büyük bir hedef katmak istiyorlar. İnsanlara faydalı olabilmek için doktor olmayı istiyorum. Buraya geldikten sonra fark ettim ki benim ülkemin bana ihtiyacı var. Bosna’nın doktora çok ihtiyacı var.” dedi.
Kendisini dünyanın en mutlu insanı hissettiğini vurgulayan Ghatas, “Burası müthiş bir yer. Buraya dünyanın dört bir yanından farklı kültürlerden gelenler var. Onların Müslüman olması dolayısıyla kendimizi Peygamber Efendimizin çağındaymış gibi hissediyoruz. Her yerden ve bölgeden insanlar var burada. Dilimiz farklı ama dinimiz aynı.” dile konuştu.
Kaynak: AA
Kaynak: Haberler.com