Krizden çıkış yolu Dayton anlaşmasının değişmesi

Bosna Hersek’te geçtiğimiz günlerde yaşanan olayların nedenlerini Boşnak gazeteci Emine Şeceroviç Kaşlı’ya sorduk.

Bosna Hersek’te ekonomik sorunlar nedeniyle önce Tuzla’da başlayan ve ardından diğer şehirlere sıçrayan olaylar nihayet biraz yatıştı. Ancak olaylar sırasında Saraybosna’daki Cumhurbaşkanlığı binası ateşe verildi ve ülkenin arşivinin bir bölümü yakıldı. Ülkedeki tansiyon biraz dinmiş olsa bile, siyasi gerginlik sürüyor ve muhalefet erken seçim istiyor. Peki Bosna Hersek’te yaşanan olayların gerçek nedeni ekonomik sorunlar mı? Yoksa medyaya pek yansımayan başka bazı sebepler de var mı? Bu soruları aynı zamanda yazarımız olan Boşnak gazeteci Emine Şeceroviç Kaşlı’ya yönelttik. İşte Bosna Hersek’teki olayların gerçek nedenleri…

Bosna Hersek’te olaylar ilk olarak Tuzla’da çıktı ve Saraybosna’ya sıçradı. Eylemler genel olarak nasıl gerçekleşti? Şu anda ülkede durum nasıl? Eylemler devam ediyor mu?

Evet, eylemler çok haklı bir şekilde Tuzla’da başladı. Diğer şehirlerde de Tuzla’ya destek eylemleri oldu. Daha sonra da genel olarak hükümet karşıtı eylemlere dönüştü. O da haklı bir şekilde… Bosna’daki ekonomi sıkıntılar giderek artıyor, işsizlik, güvensizlik, yolsuzluk ve tüm bunların kaynağı karışık yönetim sistemi. Ama ne olduysa Cuma günü oldu ve organize olmuş bazı başka gruplar bu masum vatandaşların arasına sızdılar ve ortalığı yakıp yıkmaya başladılar. Yüzleri maskeli, taşlarla, çivili sopalarla, zincirlerle, molotof kokteyllerle eylemlere gelen gruplardan bahsediyoruz. Saraybosna’da yakılan cumhurbaşkanlık binası bir binadan çok öte bir şey ifade ediyor. Savaşta ülkenin sembolüydü, düşmanların eline o bina geçseydi, Saraybosna düşecekti, başkent düşseydi ülke düşerdi. O binayı korumak için insanımız canını feda etti ve orayı korumaya başardı. Şimdi birileri çıkıp orayı yaktı. Ve bunu gözlerimizin önünde yaptılar, çünkü belli siyasi güçler tarafından buna müsaade edildi. Şu an da eylemler devam ediyor, ama sakin bir şekilde. İnsanlar hala sokağa çıkıyorlar ama yakıp yıkmalar yok. Yakıp yıkma niyetiyle içlerine karışmış olanları da durduruyorlar. Durum şiddet konusunda sakinleşti diyebiliriz.

Eylemlerin kaynağı olarak ekonomik durum gösteriliyor. Gerçekten olaylar ekonomik sorunlardan mı kaynaklanıyor yoksa başka nedenler de var mı?

Ekonomik sorunlardan kaynaklanmaya müsait bir durum var ortada. Çünkü dediğim gibi, o konuda büyük sıkıntılar var. O şekilde başlamış olsa da, sonraki aşamalarda olayların başka kişiler tarafından kendi çıkarları için yönetildiği de ortaya çıktı. Burada başta Radonçiç’ten bahsetmek lazım, hani şu koca koca binaları diken ve zenginliğini ‘’helal’’ şekilde elde ettiğini iddia eden adam. Ayrıca Bosna’nın maalesef Güvenlik Bakanı ve SBB partisinin başkanı. Geçen seçimlerde partisi bir başarı göstermedi, o yüzden şimdi bu eylemlerle oy toplama derdinde. Bu yakıp yıkanlardan göz altına alınanların bir kısmının bu partinin üyeleri olduğu tespit edildi. Şunu da vurgulamak lazım, Saraybosna’daki yakmalara Radonçiç izin verdi, çünkü polisin ellerini bağladı, ‘müdahale etmeyeceksiniz’ dedi. Binalar alev aldıktan sonra, iş işten geçince, müdahale edin denildi ve polisler birkaç dakikada kontrolü sağladılar. Yani isteseydi önleyebilirdi. Ama amacı olayların büyümesi ve vatandaşların hükümete karşı ne kadar kızgın olduğunu göstermek, sonra da çözüm olarak kendini sunmaktı. Ama vatandaşların bunu ‘’yemediklerini’’ söyleyebiliriz. Oyunları bir bir ortaya çıkıyor. Yeni parti kuran Komşiç de tüm bunlardan yararlanmak isteyen kişidir. Ama Sırp Cumhuriyeti’ni de unutmamak lazım. Sırp Cumhuriyeti de savaşta yapamadığını böyle yapmak istedi. Yani amaçları bu şekilde yürümüyor deyip, Bosna’yı bölmek, Sırp Cumhuriyeti’ni bağımsız ilan etmekti. Tabii bunu rüyada görürler ancak…

Bosna Hersek’in Dayton anlaşmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle yönetim yapısının çok karışık olduğu biliniyor. Bu olayların Bosna Hersek’in bir anlamda yönetilememesiyle ilgisi var mı?

Evet, kesinlikle ilgisi var. Yönetilebilseydi bu kadar kişi işsiz olmazdı, gençler ülkeden kaçmazlardı, insanlar ekmek kazanmak için mayın aramazlardı. Yani öyle bir yönetilememe ki bu Sochi’de ülke adına kimin bayrağı taşıyacağına bile karar veremediler. Sırplar şu taşısın diyorlar, Boşnaklar bu taşısın diyorlar. Tüm bu sorunların ana kaynağı Dayton anlaşmasıdır ve asıl eylem yapmamız gereken şey Dayton’dur, onu bize dayatanlardır.

Olaylarda Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığındaki arşivler de yandı. Bu olay nasıl oldu? Bunun sorumluları kimler?

Arşiv Cumhurbaşkanlık binasının içinde bulunuyordu. Bina yakılınca arşivin bir deposu da büyük zarar gördü. Yani bütün arşiv yanmadı ama bir deposu yandı. Sorumluları işte bu vandallar, şiddet için organize olmuş gruplar ve onlara müsaade edenler, onları durdurmayanlar.

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, olayların ardından ani bir şekilde Bosna Hersek’i ziyaret etti. Bu ziyaretin amacı neydi? Nasıl sonuçlar alındı?

Bu ziyaret çok anlamlıydı. Bilindiği gibi Hırvatistan’dan Milanoviç koşa koşa Mostar’a gitti, ki Bosna’nın başkenti Saraybosna’dır, buraya gelmesi gerekiyordu. Dodik ise Belgrad’a gitti, görüşmeler yaptı ve sonrasında ilk açıklamada ‘’Bosna bölünmeye doğru gidiyor’’ dedi. Sosyal medyada da yazdım ‘’Bosna’daki Sırpların Sırbistan’ı, Hırvatların Hırvatistan’ı varsa, Bosna’daki Boşnakların da Türkiye’si var’’. Bakan Davutoğlu’nun ziyareti de bunu gösterdi. Tüm planlarını değiştirerek, Tunus’tan Bosna’ya geldi. Bu Bosna’yı ne kadar önemsediğini de göstermektedir. Evet, Bosna için ilk önce ve en çok Boşnaklar çalışmaları ama böylece bir kez daha Bosna’nın yalnız olmadığını da gösterdi. Bakan Bey çok yerinde açıklamalar da yaptı ve onlardan bir tanesi de ‘’Bosna’da tüm taraflarıyla görüşmenin gerektiği’’ yönündeki açıklamasıydı. Bu çok da güzel bir mesaj oldu diğer kişilere.

Bosna Hersek’te yaşanan olaylardan dolayı bir siyasi kriz yaşanabilir mi? Ülkenin yakın bir zamanda seçime gitmesi ya da başka bir takım siyasi değişiklikler söz konusu mu? Mevcut krizden çıkış yolu olarak siz neyi görüyorsunuz?

Neler yaşanacak göreceğiz. Masum vatandaşlar hala sokaktalar, hükümetin istifasını istiyorlar. Tuzla, Zenitsa, hatta Saraybosna’da bazı istifalar gerçekleşti. İki en önemli parti SDA ve SDP de erken seçimlerin yapılmasını istediler. Bu krizden çıkış yolu aslında şu an belki imkansız olarak da görünen Dayton anlaşmasının değişmesidir. Bu şekilde yönetilen herhangi bir ülkenin çok başarı göstermesi beklenemez. Şu şekliyle Dayton var olduğu sürece ülkenin başına kim geçerse geçsin yine sıkıntılar yaşanacak. Şu krizdeki en büyük korkum insanlar daha iyisini isterken başımıza daha kötüsü gelmesin ki inşallah gelmeyecek, çünkü oynanan oyunları insanlar da fark ediyorlar.

Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?

Son olarak Türkiye’ye seslenmek isterim. Bu olaylardan dolayı bana olsun, çevremdekilere olsun ‘’Bosna’ya gelecektik, iptal mi edelim?’’ diye soran çok oldu. Hatta bir takım yatırım yapmak isteyenler de var ve tedirginler doğal olarak. Hayır dostlar, iptal etmenize gerek yok, Başçarşı yine aynı Başçarşı, Mostar köprüsü de dimdik ayakta, asıl şimdi Bosna’nın sizlere ihtiyacı var. Doğru, bir şeyler yapmak istediler istiyorlar, zarar vermek istediler ama başaramayacaklar inşallah. En büyük sorumluluk Boşnaklara düşüyor ama bizler kardeşiz, o yüzden Türkiye’nin de yapabilecekleri var. Özellikle iş adamları, bürokrasimiz ne kadar karışık olursa olsun, gelin inatla yatırım yapın. Sayısızca kardeş belediye var, yararlı iş yapanlar da var, ama daha çok sürekli karşılıklı ziyaret gerçekleştirenler var. Artık çeşme köprü yaptırmayı bırakın, insanlara iş olanağı sağlayacak şeyler yapın. Bazen küçük bütçelerle büyük işler yapılabilir.

Engin Dinç’in röportajı
Kaynak: on5yirmi5.com

Ayrıca Bakınız

‘Gizemli’ Bosna Piramitleri’ne turist akını

“Bosnalı İndiana Jones” olarak da bilinen arkeolog Semir Osmanagic’in ortaya attığı ancak varlığı konusundaki tartışmaların …