Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD’nin mal varlığını dondurma kararını komik ve büyük bir devlete yakışmayan tavır olarak niteleyerek, “Hukuk rasyonalite demek, hukuk muhakeme demek. Gerçekten burada bu disiplini almış olsa, uluslararası hukukun bir çerçevesinin adalet, hakkaniyet ve makuliyet içerisinde olduğunu görürlerdi bu kararı alanlar. Hukuk çerçevesinde ve makuliyet çizgisi içerisinde süreci yöneteceğiz.” dedi.
Gül, İbn Haldun Üniversitesi’nin lise son sınıf öğrencilerini alanında uzman isimler, akademisyenler ve kanaat önderleriyle bir araya getirmek amacıyla Sheraton Grand İstanbul Ataşehir Hotel’de düzenlediği, “Geleceğim Sosyal Bilimler Zirvesi”ne katıldı. Gül, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar’ın yönettiği söyleşide, öğrencilere tecrübelerini aktardı ve sorularını cevapladı.
Öğrencilerin, hayatlarının en önemli tercihini yapacakları bir dönüm noktasında olduklarını belirten Gül, sadece 4 yıl okuyacakları bir bölüm seçmeyeceklerini, bu tercihlerinin hayatlarının bütün dönemini etkileyeceğini söyledi.
Öz güvenin özgürleştirdiğini dile getiren Gül, “Türkiye’nin geleceğinde sosyal bilimler, sosyal bilimlerde de hukuk disiplininin çok büyük katkısı vardır. Öz güven içinde özgürleşen, özü güven ve özü gür kişiler, bu ülkenin geleceğine çok büyük katkı yapacaktır.” diye konuştu.
$(window).load(function () { var s = document.createElement(“script”), el = document.getElementsByTagName(“script”)[0]; s.async = 1; s.src = “//cdn2.admatic.com.tr/showad/showad.js”; el.parentNode.insertBefore(s, el); });
-“Yılda 4-5 bin hakim ve savcı almayı planlıyoruz”
Bakan Gül, Türkiye’deki hakim-savcı istihdamı konusundaki planlamaya ilişkin soru üzerine, şu cevabı verdi:
“Özellikle 15 Temmuz’da baktık ki cübbelerini giyip, bu ülkenin anayasasından değil, bu ülkenin dışında farklı yerlerden emir alan hakim ve savcıları gördük. Devlet bu konuda anayasadan, hukuktan, çizgiden çıkanları tasfiye etti. Yaklaşık 4 bin hakim-savcı ihraç edildi. Bundan dolayı da hakim-savcı ihtiyacımız oluştu. Sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da çok ciddi ihtiyacımız oldu. Şu anda kürsüde birçok arkadaşımız var. Yüzde 50’nin üzerinde 5 yıl ve altında hakim-savcı tecrübemiz var. Genç hakim ve savcılarımız çok fazla. Son 3 yılda alınan hakim ve savcıların yüzde 50’sinin üzerinde de kadın hakim ve savcılarımız daha fazla.”
Temel arzularının, Avrupa’da kişi başına düşen hakim-savcı sayısına ulaşmak ve bundan sonraki 5 yıllık hedeflerinde çok fazla hakim ve savcı sayısı olduğunu belirten Gül, “Şu anda yeni aldıklarımızla birlikte hakim ve savcı sayısı 17 bin. Şu anda 1300 hakim ve savcının atamasını yaptık. Bir yıllık eğitimden sonra kura çekecekler. Bundan sonra yılda 4-5 bin hakim ve savcı almayı planlıyoruz. Daha çok mezun olduktan sonra arkadaşlarımızın hafızaları tazeyken, eylülde okullar mezun vermiş olsa, her yıl kasım ayında hakim ve savcı adaylarımızı atayacağız.” ifadelerini kullandı.
-Noterlik sınavına düzenleme
Şu anki noterlik sistemine değinen Bakan Gül, “Ben de noterliğe yaklaşık 15 sene önce başvurdum ama sıra 30 sene sonra geliyor. Bunun değişimine yönelik bir kanun değiştirdik. Hukuk fakültesinden mezun olanlar hemen noterlik sınavına girebilecekler. Noterlik 50-60 yaşında geliyordu. Bunu sona erdireceğiz. Okuldan mezun olur olmaz noterlik sınavına girebileceksiniz.” dedi.
Gül, noterlerde görev yapan başkatip ve katipleri de hukuk mezunlarından seçeceklerini, noter yardımcılığı görevini getireceklerini anlattı.
İbn Haldun Üniversitesi’ndeki nitelikli eğitimin, ihtiyaç duyulan kaliteli hukuk adamlarının buradan çıkacağına olan inançlarını gösterdiğini ifade eden Gül, Adalet Bakanlığı ile İbn Haldun Üniversitesi’nin yurt dışına yönelik projeler geliştireceklerini kaydetti.
Öğrencilere hukukun nasıl çalıştığı hakkında da bilgiler veren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hukuk adamı ile kanun adamı birbirinden çok farklıdır. Bize ‘Koca koca kitaplarınız var, bu kitapları nasıl okuyorsunuz’ diye sorarlardı. Oysa hukuk size muhakeme yeteneği veriyor. Hukuk matematikten, sosyolojiden, felsefeden farklı bir şey değil. O yüzden sosyal bilimler temalı bir üniversitede eğitim almanız, iyi bir hukukçu olmanıza çok önemli katkılar sağlayacaktır. Koca koca kitapları hiçbir hukukçu okumaz. Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesi der ki; ‘Kanun lafzıyla ve ruhuyla temas ettiği bütün kanunlarda, konularda önce hakim kanunun lafzına bakar, ruhuna bakar. Lafzını bileceksiniz, felsefesini bileceksiniz. Bu kanun ne için çıkmış. İşte Türkiye’de suça bulaşmayı engellemek, caydırıcılığı arttırmak için bu kanun çıkmış. Lafzı ve ruhuna bakacaksınız. Peki lafzı ve ruhu bir meselede karşınıza çıktığında lafzı da ruhu da olmayan, o konuyla ilgili kanun yoksa konuyla ilgili örfe, adete bakacaksınız. Hukuk sizi hemen oraya gönderiyor.”
ABD’nin hakkında aldığı karara cevap
Adalet Bakanı Gül, Türkiye’nin yurt dışında Adli Müşavirliklerinin bulunduğunu hatırlatarak, bu ay Çin’e, Rusya’ya, Bosna Hersek’e, İslam İşbirliği Teşkilatı’na müşavir göndereceklerini ve dünyanın çeşitli yerlerindeki hukuklarını mukayeseli olarak inceleyeceklerini kaydetti.
Moderatör Atar’ın “ABD sizin mal varlığınıza el koydu, ne yapacaksınız?” sorusunu cevaplayan Gül, şunları söyledi:
“Gerçekten komik bir tercih. Büyük devlete yakışmayan bir tavır. Hukuk rasyonalite demek, hukuk muhakeme demek. Gerçekten burada bu disiplini almış olsa, uluslararası hukukun bir çerçevesinin adalet, hakkaniyet ve makuliyet içerisinde olduğunu görürlerdi bu kararı alanlar. Ama biz Türkiye olarak 2 bin yılın üzerinde büyük bir kadim ve hukuk devletiyiz. Hukuk çerçevesinde ve makuliyet çizgisi içerisinde süreci yöneteceğiz.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin işleyişi hakında sorulan soruyu cevaplayan Gül, yeni sistemin hantallığı kaldırıp daha hızlı karar almayı ve Türkiye’nin daha güçlü bir perspektifle çıtasını yükselteceğini kaydetti.
Abdülhamit Gül, hukukun kazandırdığı disiplinin önemine vurgu yaparak, “Ne olursa olsun, bir hoca da olsa ‘Şu kitaba bakayım, içtihat var mı, AYM’nin bu konuda kararı var mı?’ Bunlar her hukuk adamında bu disiplin vardır. Bu da size daha güçlü ve rasyonel bir şekilde muhakeme etme yeteneğini kazandırıyor. O yüzden çok ayrıcalıklı bir meslek. Sizlerin hukuk fakültesini tercih etmeniz, devletimiz ve toplumun gelişimi açısından çok önemli. İyi bir kanun adamına değil hukuk adamına ihtiyaç var. Bunun için sizler gibi iyi yetişmiş insanların bir an evvel hukuk disiplinine katılması önemli.” ifadelerini kullandı.
-Yargılama sürelerine ilişkin çalışma
Adalet Bakanı Gül, bir soru üzerine, hukuk fakültelerinin sonunda “Hukuk Yeterlilik Sınavı” yapılmasına yönelik bir çalışma yürüttüklerini belirtti.
Yargılama sürelerine ilişkin soru üzerine de Gül, yargılama sürelerine ilişkin 6-7 aydır çalıştıklarını ve adli yılla beraber hayata geçecek bir uygulama olduğunu belirterek, dava konularına göre ortalama süreleri belirlediklerini ve davanın belirlenen süreyi aşmaması için bir süre koyduklarını anlattı.
Adalet Bakanı Gül, “Yaklaşık 600 dava konusunu belirledik. Bunları hakim ve savcılara bildirdik şimdiden, herkes biliyor. Bu dava 101. güne gelirse hakkında teftiş başlayacak, notu düşecek, gerekirse eğitime alınacak hakim. Böyle bir çalışmayı başlattık genel itibarıyla. 1 Ocak’tan itibaren de vatandaşımız davasını açtığında onun eline belgeyi vereceğiz. Belgede 1 Ocak’ta davayı açtı ya ‘Senin davan 30 Haziran itibarıyla tamamlanacaktır.’ diye bir hedef süre vereceğiz. Kendimizi onunla yarıştıracağız. İnşallah bunu yapmayı da çok hedefliyoruz. Buna başladık, inşallah güzel bir sonuç alacağız.” diye konuştu.
Adaletsizliğin medeniyetleri mahvettiğini dile getiren Gül, Türkiye’nin daha da gelişmesi için gecikmeden adaleti tesis etmeye çalışacaklarını vurguladı.
-“Uluslararası hukuk da ideolojik birtakım çifte standartlara kurban ediliyor”
Bakan Gül, “Suriye, Filistin, Bosna gibi ülkelerdeki insan hakları ihlalleri ortada. Ama bu konularda ne BM’nin ne de AB’nin mahkemeleri bir çalışma yapmıyor. Ama iş Türkiye’ye gelince ‘Yok tutuklu gazeteciler var, yok FETÖ’cülerle ilgili durumlar var.’ sürekli hızlı karar alıyorlar ve Türkiye’ye dayatmaya çalışıyorlar. Bizim bunlarla alakalı nasıl bir mücadelemiz olabilir?” şeklindeki soruya da şöyle cevap verdi:
“Maalesef uluslararası hukuk da ideolojik birtakım çifte standartlara kurban ediliyor. Türk ve İslam fobisi tüm kararlarda da etkili oluyor. Bunu görüyoruz. Dünyada bizim arzuladığımız sistem, hukukun üstün olduğu bir sistem ama üstünlerin hukukunu görüyoruz. ‘Güçlüyüm ben, ben böyle bir karar veriyorum. Gücünüz yetiyorsa siz de gelin tam tersini yapın.’ diye bir meydan okuma var ama bizim meydan okumamız da sizin gibi gençlere güvenerek, ‘Siz dünyayı 5 kişi yönetemezsiniz, dünyayı ezilenler, dünyayı adaletsizlik karşısında adaleti haykıranlar yönetecek.’ diyoruz. Biz de bunun için çalışıyoruz. İnşallah biz kazanacağız. Sonuçta adalet hakim olacaktır, hukuk üstün gelecektir. Biz bunun için sizin gibi arkadaşlar oldukça, dil bilen, hukuk muhakemesi bilen arkadaşlar yetiştikçe Türk hukuk diplomasisi diye bir kavram çıkacak. Hukukta bu diplomasiyi de Türkler, milletimizin gençleri oluşturdukça inşallah daha güçlü bir hukuk teşekkül etmiş olacak.”
Kaynak: Haberler.com