Balkanlar’da Ramazan

Ramazan ayı Balkanlar’daki Müslümanlar tarafından Anadolu’yu aratmayan benzerlikte yaşatılıyor. Osmanlı’nın yaklaşık 500 yıl kaldığı bu topraklarda, Ramazanla birlikte adeta ‘’donmuş zaman manzaralarına’’ her köşe başında tanık olunuyor. Ramazan ayının dünyada Anadolu ile en fazla benzerlikte yaşandığı toprakların Balkanlar olduğu, yaşatılan gelenek ve göreneklerden daha iyi anlaşılıyor.

Her köşe başında Osmanlı’ya ait bir izin bulunduğu Bosna-Hersek’te, Ramazan bütün güzelliğiyle hissediliyor. Bosna-Hersek’te Ramazanın en belirgin hissedildiği kentlerin başında belki de başkent Saraybosna geliyor. Cadde ve sokaklar ışıklarla süslenirken, cami minarelerinin şerefeleri ışıklandırılıyor ve Osmanlı’yı temsil eden ‘’yeşil ay yıldızlı bayraklar’’ minarelerden dalgalanmaya başlıyor. Tarihi Başçarşı’da bulunan iş yerleri ve camilerde ise Ramazan yine tüm güzelliğiyle kendini gösteriyor.

Tarihi Başçarşı’nın en görkemli camilerinden olan Gazi Hüsrevbey Camii’nin avlusunu Ramazanla birlikte genç, yaşlı, kadın, erkek Boşnaklar dolduruyor. Vakit namazlarını cemaatle birlikte kılan Boşnak kadın ve erkekleri, burada öğlen ve ikindi namazının ardından okunan mukabeleye eşlik ediyor.

Milyecka Nehri kenarında bulunan Hacı Camii’ne ise Ramazan ayında özellikle kadınlar yoğun ilgi gösteriyor. 1561 yılında inşa edilen, kentin en eski ibadet yerlerinden olan bu camide vakit namazlarının ardından kadınlar için özel olarak mukabele okunuyor.

İftar vaktinin habercisi olan ‘’top atışı’’ ise Saraybosna’da yine Anadolu’nun birçok kentiyle örtüşüyor. Kovaçi Mezarlığı’nın üst kısmında bulunan Osmanlı eseri Sarı Tabya’da özel olarak hazırlanan top, belediye görevlisi tarafından ateşleniyor. Şehrin birçok yerinden duyulan bu top atışıyla birlikte Saraybosnalılar oruçlarını açıyor.

Ayrıca Gazi Hüsrevbey Camii’nin yanı başındaki Osmanlı eseri Saat Kulesi de iftar saatinin bir başka habercisi. Saat Kulesi’ndeki mekanizma 12’yi gösterdiğinde cami kandilleri yanıyor ve şehrin ay yüzlü tepesi Sarı Tabya’dan top sesleri yükseliyor.

İftar vaktine doğru ise fırınlar önünde oruçlarını sıcak pideyle açmak isteyenler yoğun kalabalık oluşturuyor. Sokaklarından ‘’buram buram’’ pide kokusunun yaşandığı kentin özellikle ara sokakları ve caddeleri akşam ezanıyla birlikte derin bir sessizliğe bürünüyor.

Boşnak evlerinde iftar sofrasında önce ‘’topa’’ denilen farklı türden peynirlerin eritilmesiyle hazırlanan menü ön yemek olarak sunuluyor. Devamında ‘’Begova’’ (Bey) veya tarhana çorbası, ana yemek olarak ise Osmanlı Saray mutfağının leziz yemekleri Ramazan sofralarının vazgeçilmezi oluyor. Etli dolmalar, sarmalar, bamya yemeği ve bu ülkeye has ıspanaklı, patatesli, peynirli, etli Boşnak börekleri…

Oruç süresince Boşnaklar aslında yemekten çok kahvenin özlemini çektiklerini söylüyor. Ayrı bir kültür olan kahve, iftar yemeğinin ardından ‘’olmazsa olmazların’’ başında geliyor. İftarın ardından bakır tepsilerde kendilerine ikram edilen lokumla beraber kahvelerini içen Boşnaklar, teravih namazı için evlerinden ayrılıyor.

Ara cadde ve sokaklardaki sessizlik, evlerde orucun açılması ve kahvelerin içilmesiyle birlikte bir anda bozuluyor. Bu defa hemen her 100 metrede bir caminin olduğu ‘’Stari Grad’’ denen Saraybosna’nın ‘’Eski Şehir’’ kısmında yoğun kalabalık kitleler oluşuyor. Teravihe büyük önem veren Saraybosnalılar, eşleri ve çocuklarıyla birlikte geldikleri camilerde ibadet etmenin hazzını yaşıyor.

Teravihin ardından ise kent adeta ‘’yürüyen bir şehir’’ haline geliyor. Aileler, arkadaş gruplarıyla birlikte Başçarşı ve Ferhadiye Caddesi’nde ‘’korza’’ yürüyüşü (Eski Yugoslavya’da akşam yemeğinden sonra çıkılan kısa gezinti) yaptıktan sonra oturdukları kafelerde geç vakitlere kadar sohbet ederek vakit geçiriyor.

Ramazan ayı geleneğinin yaşatıldığı bir başka mekan ise Osmanlı eseri tekkeler. Bu mekanlarda teravih namazından sonra sohbet ediliyor, ilahiler ve Mevlana’nın Mesnevisi okunuyor.

Kısacası Bosna’da Ramazan bir başka güzel, mutlaka bu güzelliği tadın derim. Önümüzdeki günlerde de nasipse Üsküp, Tiran ve Sancak’taki Ramazan’a ait gözlemlerimi yazacağım.

Omer Cetres/dirilispostasi.com

Ayrıca Bakınız

Balkanlar krize mi sürükleniyor?

Liderleri, 1990’lardan kalma etnik yaraları kaşıyarak iktidar alanlarını genişletmeye çalışan Balkan ülkeleri açısından 2017 iyi …