Gediz Üniversitesi Toplumsal Değişim ve Dönüşüm Araştırma Merkezi’nin (CTTR) inceleme sahalarından biri de Balkanlar.
Beş ülkedeki yedi üniversiteden bilimadamlarının çatısı altında buluştuğu kuruluş, yine üniversite tarafından desteklenen iki bilimsel araştırma projesi kapsamında bölgeyi araştırıyor. CTTR Müdürü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Can Zeyrek, siyasi ve toplumsal gelişmeleri mercek altına alıyor. CTTR Müdür Yardımcısı, Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Arzu Alvan Bozdereli de ekonomik durumu yerinde tespit ediyor.
Zeyrek ve Bozdereli, Bosna-Hersek ve Makedonya’da saha araştırmalarının ilkini yaptı. Bosnalı siyaset felsefecisi Prof. Dr. Rusmir Mahmutcehajic ile savaş döneminde Maliye bakanı olan Prof. Dr. Sead Kreso’nun da aralarında yer aldığı akademisyenler ve siyasetçilerle görüşüldü. Ayrıca Saraybosna Üniversitesi ile işbirliği anlaşması imzalandı.
Yrd. Doç. Dr. Zeyrek ve Yrd. Doç. Dr. Bozdereli, Balkanlar’ın Türkiye ve İzmir için önemine dikkat çekti. Zeyrek, bütün Balkan ülkeleriyle tarihi, kültürel ve sosyolojik yakınlık bulunduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Üniversitemizin bulunduğu İzmir başta olmak üzere birçok şehrimizde, bu bölgeden ataları göç etmiş ciddi nüfus var, akrabalık ilişkileri devam ediyor. Akrabalarımızın yaşadığı, Batı Balkanlar olarak da tanımlanan eski Yugoslavya topraklarında, iç savaştan sonra geçiş süreci ve dönüşüm sancılı devam ediyor. Bölge hassas dengeler üzerine kurulu ve bu hassas dengeler arasında Türkiye, çok özel bir konuma sahip. Müslüman Bosnalılar ve Arnavutlar, etnik ayrışmadan kaynaklanan huzursuzluk ortamında ülkemizden güç alıyor, gelecek planlarını da Türkiye eksenli yapıyor. Siyasi ve ekonomik tespitlerimizi nisan ayında İzmir’de, ekim ayında da KKTC’de düzenleyeceğimiz uluslararası toplantılarda ayrıntılı olarak paylaşacağız.”
Bozdereli de Müslüman Bosnalılar ve Arnavutların, güvenliklerinin teminatı olarak Türkiye’yi gördüğüne işaret etti: “Cephede sona eren savaş, etnik bölünmüşlük yüzünden siyasi ortama taşınmış durumda. Özellikle Bosna-Hersek’te yeni bir anayasa isteniyor ancak mutabakat sağlanamıyor. Bu da bölgede gerginlik yaratıyor, çözümsüzlüğü güçlendiriyor. Ekonomi de iyi durumda değil, neredeyse iki kişiden biri işsiz. Siyasi ve toplumsal sorunlar çözülmedikçe ekonominin düzelmesine hayal gözüyle bakılıyor. Tüm bu olumsuz koşullar altında ülkemizden güç alıyorlar. Her fırsatta, ‘Türkiye’nin güvenliği bizim güvenliğimiz, Türkiye’nin varlığı bizim varlığımız.’ diyerek, bunu net bir şekilde ifade ediyorlar.”