Mostar elden gidiyor!

Saraybosna’nın gölgesinde kalan Mostar elden gidiyor

Bosna-Hersek’in başkenti olan Saraybosna özellikle müslüman ülkelerin kaymağını yiyen şehirdir. Türkiye’den gelen devlet arkanın ziyaret ettiği, görüşmeler yaptığı ve konakladığı şehir. Bosna Savaşından sonra Bosna’nın en büyük şehirlerinden olan Saraybosna Boşnaklara, Banja Luka Sırp Cumhuriyetinin başkenti olarak Sırplara ayrılmıştır.

Hırvat-Boşnak Federasyonun ikinci büyük ve müslüman Boşnaklar ve katolik Hırvatlar ile 110.000 civarındaki nüfusu başa baş paylaştıkları Mostar şehri, bugüne kadar gizli antlaşmalar ile hırvatlara bırakıldığı hep dile getirildi.Bugün hırvatlar hala Bosna devletden ayrılıp üçüncü bir entite için hayallar kurmaya ve bu uğurda çalışma yapmaya devam ettikleri aşikardır. 2004 yılında BM Yüksek Temsilcisi ingiliz diplomat Paddy Ashdown zamanında 8 belediyeden oluşan Mostar’ı tek belediye haline dönüştürmeyi siyasi baskılar sonucu kabul ettirerek kağıt üzerinde şehri tek belediye haline getirdi. Ama sözde şehrin birleşmesi genellikle Hırvatların işine yaradı. Parkları, sokakları, yolları ve insan yaşamına katkı sağlayan altyapı durumu gözlemlendiğinde çok net bir şekilde Boşnak tarafının ihmal edildiği görülmektedir. Mostar şehrinin Doğu yakasında kalan okulların, tiyatroların ve resmi binaların harabe diyebileceğimiz halde olması bunun en açık göstergesidir. Belediye ve Kanton doğu tarafını ihmal ederken Saraybosna ve Türkiye bu ihmalin neresinde acaba?

Bosna Savaşında Hırvatlar tarafından yıkılana kadar şehirdeki insanları birleştiren tek sembol Mostar Köprüsü iken, savaş sonrası zamanda İspanyol Barış gücünün destekleri ile Üsküp’te bulunan milenyum haçı gibi Hum dağına dikilen devasa haç, şehrin kime ait olduğu hususundaki mücadeleyi yansıtan önemli unsurlardan birisidir. Savaş sonrası inşa edilen ve 100 metreyi aşan kilise kulesi hırvatların dini semboller üzerinden yürüttüğü şehre yeni bir kimlik verme çabasının bir ürünüdür.Ayrıca bölgedeki manevi ve tarihi değeri olan Blagay şehrindeki Alperenler Tekkesine karşılık Medugorye şehrinde kurulan kilise ve ziyaretgah ile hristiyan-katolik tarihi şahsiyetler üzerinde bir Vatikan destekli bir hac merkezi oluşturma gayretleri tüm hızıyla ilerliyor ve bölgeye gelen hristiyan turistlerin çoğunlukla ziyaret ettikleri yerlerin başında geliyor.Blagaydaki dağın dibinde bulunan Alperenler Tekkesinin üstündeki dağda bulunan son Hersek Dükalığı’nın kalesini ise Hırvatların tekrar bir dini-tarihi bir anıt olarak oluşturma çabaları çok hissedilmese de Hersekli müslümanların bildiği bir meseledir.

Saraybosna Mostar arası hariç, Adriyatik sahillerine gidildikçe azalan bir Boşnak nüfusü göze çarpmakta, eski Osmanlı şehirlerinden olan Stolac, Poçiteli, Livno gibi şehirler artık Türkler tarafından ziyaret ve uğrak yeri olmaktan çıkmıştır.

Türkiyeden gelen siyasilerin, Bosnadaki Türk turizm şirketlerinin, işadamlarının ve kurumlarımızın genellikle Osmanlı-Boşnak Köprüsü olan Mostar Köprüsünü, Alperenler Tekkesin, ve Osmanlı köyü Poçiteli’yi tarihsel romantizmi yaşamak için günü birlik ziyaretlerin olduğu bir şehir haline getirmiştir. Boşnakların ve Türkiyenin bölgeye farklı sebeplerden dolayı az ilgi göstermesi, müslümanlara açısından ekonomik, siyasal ve kültürel manada hissedilmektedir.

Türkler tarafından ziyaretlerin azalması, Hersek bölgesindeki sıkıntılarında birşekilde Saraybosna’ya ve Türkiye’ye taşınmasını, çözümlerin bulunması hususunda bir gündemin oluşmasını engellemektedir.

Bugün Mostarda, biri Hırvat biri Boşnak olmak üzere iki üniversite bulunmakta ve Boşnakların Yugoslavya dönemi Josip Tito’nun ikinci adamı diyebileceğimiz Dzemal Bijediç’in adını taşıyan Dzemal Bijediç Üniversite eskiden askeri kışla olarak kullanılan bir bina ve harap, bakımsız diyebileceğiz bir yapıda bulunmakradır.

Bosna Devlet sisteminin karmaşık yapısı, gelecek için güven vermeyen siyasi istikrarsızlığı gibi sebepler dış yatırımları engelleyen faktörlerden bazıları ve Hersek bölgesininin gelişmesini de olumsuz yönde etkileyen önemli bir husustur.

Bugün, savaş sonrası başta Türkiye olmak üzere farklı devletler tarafından inşa edilen camilerin bazılarının, vakıf eserlerinin, hamamların,medreselerin yanlış politikalar sonucunda yeteri kadar faal olmaması, bazen farklı amaçlar için kullanılması Hersek bölgesinde İslami sembollerin erimesine ve Mostarın tekrar bir Boşnak-Türk şehri olarak ayağa kalkmasını engellemektedir.

Bosna Hersek’te, Mostarı tarihsel romantizmimizden öteye geçiremiyecek bakış açımızdan dolayı büyük derece ihmal ediliyor ve gün geçtikçe elden kayıyor.

Bütün bu olumsuzluk durumlara rağmen Hersek bölgesinde güzel şeyler olmuyor mu?

Bu sorunun cevabını bir sonraki yazımızda ele alacağız.

Mostar’dan Selamlar

Allaha İmanet.

Yunus Dilber/Bosnahersek.ba

Ayrıca Bakınız

‘Gizemli’ Bosna Piramitleri’ne turist akını

“Bosnalı İndiana Jones” olarak da bilinen arkeolog Semir Osmanagic’in ortaya attığı ancak varlığı konusundaki tartışmaların …