Bosna Hersek’te, beş asırdır aralıksız olarak hizmet veren Osmanlı mirası mektepler, ülkedeki dini eğitimin temel taşları arasında yer alıyor.
Osmanlı döneminde “Sıbyan Mektebi” olarak uygulanmaya başlayan, ardından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, eski Yugoslavya, hatta Bosna’daki zorlu savaş dönemlerinde de eğitime ara vermeyen mekteplerde, dinlerini iyi tanıyan, Kur’an-ı Kerim okumasını bilen nesillerin yetiştirilmesi amaçlanıyor.
Osmanlı döneminde “ilkokul” olarak hizmet veren ve genellikle cami yakınlarında bulunan mekteplerde, imamlar, imam eşleri ya da okuma-yazma bilen diğer kişiler çocuklara dini eğitim verirken, mektepler, Bosna Hersek’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu idaresinin başlamasıyla birlikte sadece Müslüman ailelerin çocuklarını gönderdiği eğitim kurumlarına dönüştü.
Her ne kadar dönemin gayrimüslim idarecileri “eğitimde reform” başlığı altında mekteplerin formatını değiştirmek istese de dönemin İslam alimleri bu reformların “İslam’a uygun olmadıklarını” savunarak reformlara karşı çıkmıştı.
Bosna Hersek’teki mektepler için en zor dönem ise her türlü dini ibadetin zorlaştığı Yugoslavya dönemi oldu. Bu dönemde, her türlü dini yayın yasaklanmış, vakıf eserleri İslam Birliği’nin elinden alınmış, mektepler kapatılmış, Arapça öğretmek yasaklanmıştı. Ancak, tüm bunlara rağmen aileler, çocuklarını mekteplere göndermekten vazgeçmedi.
Bu dönemde büyük fedakarlık gösteren, rejime karşı gelmekten dolayı hayatını riske atan birçok imam “yasaklara rağmen” mekteplerde eğitim vermekten vazgeçmediği için hapse atıldı. Birçok imam ise Arapça basım yasaklandığı için kendi elleriyle hazırladıkları “elifba” kitapçıkları ile çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretmeyi sürdürdü.
Mektepler, Bosna’daki kanlı savaşta dahi kapanmadı. Aileler, bu zor zamanlarda dahi dini eğitimin aksamaması için çocuklarını mekteplere gönderdi.
Özellikle savaş döneminde ülkedeki Müslümanlar için büyük önemi olan mekteplerde, Kur’an-ı Kerim ve dini eğitimin yanı sıra henüz okula başlamamış çocuklara okuma-yazma dahi öğretiliyordu.
Bugün tamamen İslam Birliği tarafından idare ve organize edilen mektepler, sınıf farkı olmaksızın ülkedeki tüm Müslümanların Kur’an-ı Kerim ve temel dini eğitim için çocuklarını gönderdikleri kurumların başında geliyor. İslam Birliği’ne bağlı tüm camilerde haftasonu gidilen mekteplerde, cami imamları sınıflar halinde camiye gelen çocuklara Kur’an-ı Kerim okumayı ve temel dini bilgileri öğretiyor.
Öte yandan, İslam Birliği tarafından her yıl düzenlenen “cemaatler arası bilgi yarışması”, “cemaatler arası Kur’an-ı Kerim okuma yarışması” ve “cemaatler arası futbol turnuvası” gibi etkinliklerde ülkenin dört bir yanından öğrenciler, hem keyifli vakit geçirme hem de camilerde imamlarından aldıkları bilgilerle “en iyi” olmak için yarışıyor.
“Cami olmasa da mektep var”
“Mekteplerin Çocuk Eğitimindeki Önemi” isimli kitabın yazarı Dr. Nezir Haliloviç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mekteplerin “orjinal” Bosna okulları olduklarını belirterek, Bosna Hersek’in Osmanlı sayesinde bugün Avrupa’daki en gelişmiş eğitim sistemlerinden birine sahip olduğunu söyledi.
Bosna Hersek’te mektebi olmayan hiçbir köyün bulunmadığını ifade eden Haliloviç, “Camisi olmayan köylerde dahi mektep görebilirsiniz” diye konuştu.
Haliloviç, Osmanlı dönemindeki eğitim sisteminin gelişmişlik düzeyinin son derece yüksek olduğunu ve ülkenin tamamını kapsadığını anlatarak, “Bu gelenek sayesinde, Bosna Hersek’te mektepler, son derece kaliteli kurumlar olarak görülüyor. Bu nedenle bilinçli aileler çocuklarını mektebe göndermeyi onların çıkarına görüyorlar” ifadesini kullandı.
Mektebin, çocuklar üzerinde çok sayıda faydası olduğunu anlatan Haliloviç, şunları kaydetti:
“Her şeyden önce mektepler, çocuklarımıza çalışma alışkanlığı katıyor. Haftada beş gün okula giden çocuklar, mektepler sayesinde, haftasonu da mektebe gitme, burada Kur’an-ı Kerim ve İslam’ın şartlarını öğrenme enerjisini kendilerinde bulabiliyor. Kabul etmek gerekiyor ki günümüzde bu son derece zahmetli bir iş olarak görülüyor. Mektepler, çocukları daha ciddi bir geleceğe hazırlıyorlar. Mektepler çocuklara çalışma alışkanlığının yanı sıra etik değerler de kazandırıyor. Yaptığımız araştırmalarda, okullarında sorun yaşayan bazı öğrencilerin mekteplerde hiç sorun yaşamadığını gözlemledik. Bir başka deyişle, Kur’an-ı Kerim okumak, İslam’ı öğrenmek bu çocuklara iyi geliyordu. Ayrıca, özellikle Zenitsa bölgesinde yaptığımız bir araştırmada, mektebe giden çocukların okullarında diğer çocuklara oranla daha az sorun çıkardıklarını gördük. Bu nedenle rahatlıkla söyleyebiliriz ki mekteplerin çocuklara katkısı, getirisi çok büyüktür.”
Haliloviç, mektebe giden çocukların gün boyunca Kur’an-ı Kerim okuduğunu, İslam’ın şartlarını, peygamberlerin hayatlarını öğrendiğini, imamla sohbet edip cemaatle namaz kıldığını da belirterek, tüm bunların, bu çocukların ileride doğru yolu bulmasında aileler için iyi bir garanti olduğunu vurguladı.
Bosna’daki savaşın ardından din derslerinin yeniden müfredata dahil edildiğini anlatan Haliloviç, Müslüman çocukların hem okullarında hem de haftasonu mekteplerde din dersleri almalarının avantaj olduğunu söyledi. Haliloviç, okullardaki din derslerinin daha fazla İslam medeniyeti, İslam’ın medeniyete katkısı gibi konulara değindiğini ifade ederek, “Mekteplerdeki eğitim ise tam olarak işin uygulaması. Mektebe giden çocuklar önce Arapça harfleri, ardından Kur’an-ı Kerim okumayı öğreniyor, hatim indiriyor” dedi.
İki sistem arasındaki bir diğer farkın okullardaki din öğretmenlerinin öğrencilere dini öğretmeleri, mekteplerdeki imamların ise daha çok uygulama kısmı ile ilgilendikleri olduğunu söyleyen Haliloviç, mekteplerde çocukların nasıl Kur’an-ı Kerim okuduklarına, namaz kıldıklarına baktıklarını ifade etti.
Haliloviç, mekteplerde çocuklara öğretilen temel bilgilerin başında İslam dinindeki 33 (kimilerine gore 32) şartın geldiğini belirterek, eski tarihlerde çiftlerin imam nikahı kıyılmadan önce geleneksel olarak imamın çiftlere bu 33 şartı bilip bilmediklerini sorduğunu ve nikahı bu şartları saydıktan sonra kıydığını anlattı.
Mekteplerin tarih boyunca birçok kez sarsıntılı dönemlerden geçtiğini hatırlatan Haliloviç, “Ancak, Osmanlı döneminde mekteplerde verilen o ilk ders o kadar kuvvetliydi ki onun enerjisi sayesinde mektepler günümüze kadar ulaşabildi” dedi.
Haliloviç, Osmanlı dönemindeki gelişmiş mektep sistemi sayesinde ülkedeki herkesin okur-yazar olduğunu kaydederek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde yapılan harf devrimi ile insanların bir gecede okuma-yazma bilmeyen kişilere dönüştüğünü ancak her şeye rağmen mekteplerin varlığını günümüze dek ulaştırmayı başardığını ifade etti.
“Mektepler, Bosnalı Müslümanların hayatta kalma garantisi”
Saraybosna’daki İstiklal Camisi İmamı Abdulgafar Veliç de mekteplerin, Bosna Hersekli Müslümanların kendi değerlerini, geleneklerini ve dinlerini korudukları İslami eğitim kurumları olduğunu belirterek, mekteplerinin bir nevi Bosnalı Müslümanların hayatta kalmalarının garantisi olduğunu vurguladı.
Mekteplerin ve Kur’an-ı Kerim eğitiminin yasaklandığı eski Yugoslavya döneminin, özellikle Bosnalı Müslümanlar için çok zor bir dönem olduğunu kaydeden Veliç, bu dönemde ülkedeki imamların gizlice çocuklara Kur’an-ı Kerim öğrettiğini, mektep geleneğini koruduğunu ve sürdürdüğünü ifade etti.
Veliç, mekteplerdeki müfredat programının ilköğretim öğrencilerini kapsadığını ancak buna ek olarak okul öncesi çağında olan ya da orta öğretimdeki çocukların da mekteplere gelebildiğini belirterek, mekteplerde çocuklara Kur’an-ı Kerim eğitiminin yanında nasıl bir insan olmaları gerektiğinin ve nasıl davranmaları gerektiğinin de öğretildiğini söyledi.
Mektepteki çocuklarının bir kısmının sadece basit duaları, bir kısmının Arapça harfleri öğrendiğini anlatan Veliç, Kur’an-ı Kerim okumaya başlayan çocukların bazılarının arasında hafız olmak için çalışan hatta Kur’an-ı Kerim’in ilk yüz sayfasını ezberleyen birkaç çocuğun olduğunu kaydetti.
Veliç, mektepte yürütülen diğer faaliyetlere ilişkin de şunları söyledi:
“Buraya gelen çocuklarla, ilköğretim birinci sınıftan itibaren Kur’an-ı Kerim okumaya başlıyoruz. Bu çocuklar, dokuz yıl süren ilköğretim eğitimlerini tamamlayıncaya dek altı-yedi kez hatim indirme imkanı bulabiliyorlar. Her ne kadar müfredatımız sadece ilköğretimi kapsasa da ilköğretimi tamamlayan çocuklarla Kur’an-ı Kerim okumaya, bu kişilerin gelişimine katkıda bulunmaya ortaöğretim yıllarında da devam ediyoruz. Mekteplerin en temel amacı, çocuklara güzel davranış alışkanlığı kazandırmaktır. Her çocuk, evinde de Kur’an-ı Kerim okumayı, İslam’ın şartlarını, namaz kılmayı öğrenebilir. Buradaki amaç, çocuklara caminin ne demek olduğunu, camide nasıl davranmaları gerektiğini ve caminin neden önemli olduğunu anlamaları. Buraya gelen çocuklar, son derece ciddi, sorumluluk sahibi bireyler gibi hareket ediyorlar. Dışarıya çıktıklarında cıvıl cıvıl olan bu çocuklar, buraya gelip abdest aldıklarında, Kur’an-ı Kerim okumaya başladıklarında farklı bireylere dönüşüyor. İmam olarak birçok kez Kur’an-ı Kerim okumaya başlayan çocukların bir gecede sorumluluk sahibi, ciddi bireylere dönüştüklerine şahit oldum. Kısacası, biz burada çocuklara nasıl davranmaları gerektiklerini, İslam’ın değerlerini ve bunların yanı sıra evrensel değerleri öğretiyoruz.”
SARAYBOSNA – AA – Kayhan Gül