Bosna Hersek’te savaşın sürdüğü 1994 yılında sığınmacı olarak Türkiye’ye gelen Nino Kavara, bugün 14 şehirde 22 şubesiyle hizmet veren bir restoran zincirinin sahibi.
Bosna Hersek’te savaşın sürdüğü 1994 yılında sığınmacı olarak Türkiye’ye giden Boşnak iş adamı Nino Kavara, bugün 14 şehirdeki 22 şubede hizmet veren bir restoran zincirinin sahibi. Çocuk yaşta, ailesi ile birlikte ana vatanını terk ederek Türkiye’ye yerleşen Kavara, karşılaştığı tüm zorluklara rağmen girişimciliği ve cesaretiyle adını Türkiye’nin başarılı girişimcileri arasına yazdırdı.
“TÜRKİYE’DEN GELEN YAZIYLA BABAMI ESİR KAMPINDAN ÇIKARDIK”
Nino Kavara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, savaş döneminde babasının Capljina yakınlarındaki Gabela toplama kampında esir tutulduğunu belirterek, babasının kamptan çıkabilmesi için Hırvatistan ve Sırbistan dışında bir ülkeye gitmeleri gerektiğini söyledi.
Üçüncü bir ülkeden ailesinin hayatını garanti edecek bir yazıya ihtiyaç duyduklarını aktaran Kavara, tesadüf sonucu Türkiye’de yaşayan uzak akrabalarına ulaştıklarını ve o akrabalarının gönderdiği yazıyla babasını kamptan çıkardıklarını ifade etti.
“Şanslı ailelerden biriydik.” diyen Kavara, kendilerine 24 saat için Hırvatistan üzerinden üçüncü bir ülkeye çıkış izni verildiğini belirterek, Hırvatistan, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye ulaştıklarını anlattı.
“TUBORG’DA BASKETBOL OYNADIM”
Kavara, bir süre Silivri’de kaldıktan sonra İzmir’e taşındıklarını aktararak, “Yaşım o zamanlarda 14. Babam, annem ve kız kardeşimle birlikte İzmir’e yerleştik. Orada da başka bir akrabamız bize yardımcı oldu.” dedi.
O yıllarda Tuborg’un altyapısında basketbol oynamaya başladığını anlatan Kavara, annesi ve babasının da çeşitli işlerde çalıştığını dile getirdi.
İLK RESTORAN DENEYİMİ
Anne ve babasının 1999 yılında Karşıyaka’da, bir bakıma bugünkü zincirin de temeli olacak ilk restoranı açtıklarını söyleyen Kavara, “her gün ızgara” anlamına gelen “Everyday Grill” adını verdikleri bu mekanda da Balkan mutfağını müşterilere sunduklarını belirtti.
Bu restoranın yaklaşık 3 yıl açık kaldığını ve oldukça başarılı olduğunu anlatan Kavara, “Bir yenilik yapmıştık. Oradaki standart köftecilerin haricinde bir yöresel konsept oluşturmuştuk.” dedi.
Kavara, babası vefat ettikten sonra basketbolu bırakmak zorunda kaldığını ve annesiyle restoran işine devam etme kararı aldığını belirterek, yaşadıkları bazı olumsuz ticari deneyimlerin ardından “öze dönerek” bugünkü markayı oluşturduklarını anlattı.
“SOMUNARASI” NASIL DOĞDU?
Gastronomi sektöründeki 15 yıllık tecrübelerini kullanarak bir marka yaratmak istediklerini dile getiren Kavara, öncelikle yabancı değil, Türkçe bir isim kullanma kararı aldıklarını, ancak kullanacakları ismin iki ülke kültüründen de izler taşımasını istediklerini aktardı.
Kavara, “somun” kelimesinden yola çıktıklarını anlatarak, “Bu coğrafyada yapılan köftelerin tamamı somun arasında servis ediliyor. Somun da zaten Türkçe bir kelime. Dolayısıyla ‘Somunarası’ oradan doğdu. Sloganımızı da ‘Bir Balkan Köftecisi’ yaptık. İlk şubemizi 2014 yılında Karşıyaka’da açtık.” dedi. Yakaladıkları başarının ardından franchising sistemine geçtiklerini söyleyen Kavara, ikinci ve üçüncü şubelerini de İzmir’de açtıktan sonra bugün 14 şehirde 22 şubeye ulaştıklarını söyledi.
NEDEN KÖFTE?
Zengin Balkan mutfağından sadece köfte üzerinde yoğunlaştıklarını belirten Kavara, “Köfte çok geniş kitlelere hitap ediyor. Köfte sevmeyen biri duydunuz mu? Küçük yaşta bir çocuktan yaşlı birine kadar herkes köfte sever. Dünyanın en büyük gıda zincirlerinin de aslında temelinde köfte-ekmek vardır.” şeklinde konuştu.
Balkan ülkelerinde köftenin çoğunlukla metal tabaklarda sunulduğunu ve bu şekilde sunumdan çok ürünün ön planda tutulduğunu aktaran Kavara, kendilerinin de benzer bir şekilde sade bir sunum tercih ettiklerini söyledi.
Kavara, ilk deneyimleri “Everyday Grill” isimli restoranda olduğu gibi bugün de üretimin başında annesinin olduğunu belirterek, “Markanın tüm reçeteleri, somunundan köftesine, garnitüründen çorbasına kadar anneme ait. İmalatın başında da hala annem var. Şubelerin mutfak personel alımı ve mutfak personelinin eğitimini de ekibiyle birlikte kendisi yapar.” dedi.
BOŞNAK BÖREĞİ DE MENÜYE GİRİYOR
Bosna Hersek mutfağının vazgeçilmezi olan saçta böreğin de yavaş yavaş restoran menüsüne dahil olmaya başladığını anlatan Kavara, Boşnak böreğinin menüye giriş hikayesini şöyle anlattı:
“Bayilerimiz, köfteleri öğleden önce satamadıklarını, Sabah saatlerinin boş olduğunu bildirerek, sabah saatlerine kahvaltı koyma fikrini ortaya attı. Dünyanın en iyi kahvaltısı Türkiye’de ancak biz bir Balkan köftecisiyiz ve kimliğimizi bozmak istemiyoruz. Balkanlar’ın kahvaltısı da çok zayıf, sadece böreği ile kuvvetli. Zaten Boşnak böreği dünyaca meşhur.”
Böreği saçta pişirmenin hem lezzete bir katkısı olduğunu hem de bunu pazarlamada bir argüman olarak kullandıklarını dile getiren Kavara, pilot bölge seçtikleri Denizli’de börek satmaya başladıklarını, diğer şubelerde de satacaklarını aktardı.
Bosna Hersek’te de şirket kuran Kavara, şubelerinde satılan ürünleri Bosna Hersek’te üretip Türkiye’ye ihraç etmeyi hedeflediklerini, bu şekilde ana vatanına da vefa borcunu ödemek istediğini sözlerine ekledi.