Sırp sorunu

Sırbistan, Ratko Mladiç’i de 26 Mayıs 2011’de yakalayarak, Lahey’e teslim etti. O da, yol arkadaşı Karadzic gibi, Lahey’deki mahkemenin huzuruna çıkarıldı. Ancak yargılamalar, sürekli kesintilerle, çok ağır aksak ilerliyor. Zaten Karaciç, Mladiç ya da diğer Sırp savaş suçlularının Lahey’de yargılanmaları, kan ve gözyaşı üzerine kurdukları düzenin ortadan kalktığı anlamına da gelmiyor.

Hatırlayacaksınız, Mladiç yakalanınca, milliyetçi Sırplar, Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere Sırbistan’ın birçok şehrinde protesto mitingleri düzenlemişlerdi. Aynı şekilde Bosna-Hersek’in, Banya Luka, Kalinovik, Pale, Vişegrad ve Lukavitsa şehirlerinde de, destek gösterileri düzenlenmişti. Bosnalı Sırp göstericilerin ellerinde, Mladiç’in fotoğrafları ile “Sırp kahramanı” ve “Seninle birlikteyiz general” yazılı pankartlar bulunuyordu.

Aslına bakarsanız, Sırp zihin yapısının arka planındaki kodlar değişmedikçe, aksi mümkün değil. O halde soru şu: Sırp zihin yapısının arka planındaki bu kodlar nelerdir? 

Bu önemli sorunun cevabı, Sırp mitlerinde saklıdır. Şurası bir gerçektir ki, Ortodoks Sırpların siyasi ve dini liderleri, tarihi ve dini, kendi etnik temizlik siyasetlerinin bir unsuru haline getirmişlerdi. 

Etnik ve dini semboller, ritüeller ve önyargılar, Sırp etnik temizlik ideolojisinin unsurlarıydı. Mesela, Sırpların simgesi çetnik haçı, birbirine sırtını dönmüş ‘CCCC’ harflerinden oluşmaktadır. Bu harfler, ‘Sadece Sırpların Birleşmesi Sırpları Kurtarır’ anlamına gelen, ‘Samo Sloga Srbina Spasava’ cümlesinin kısaltmasıdır.

Sırpların, Slav Hıristiyancılığı (Christoslavism) miti; Türkleri, ‘Mesihi öldürenler’ ve Müslüman Boşnakları da, ırklarına ihanet eden hainler olarak nitelendiriyor.

Sırp mitolojisine göre; Prens Lazar’ın, Kosova Meydan Savaşında yenilmesi ve savaş meydanında ölmesi, Sırp ulusunun ölümünü temsil ediyor. Sırp ulusu, Lazar yeniden dirilip, Sırp halkını, kendini öldürenlerden kurtardığında ve soylarını temizlediğinde yeniden dirilecekti. 

Milliyetçi Sırpların, Müslüman Boşnakları, Arnavutları ve Türkleri hep birden Türk olarak adlandırarak, aşırı öfke beslemelerinin temelinde, işte bu ‘Mesihi öldürenler’ mitolojisinin çok büyük etkisi vardır. Bu mitoloji o kadar kuvvetlidir ki, üzerinden altı asır geçmesine rağmen, ilk günkü tazeliğini koruyarak Balkanlar’ı kana bulamayı başarmıştı.

Takvimler 28 Haziran 1989’u gösterdiğinde, bir milyondan fazla Sırp, Kosova Muharebesi’nin ve Prens Lazar’ın öldürülüşünün 600. yılı olması hasebiyle, Kosova Meydan Muharebesi’nin yapıldığı Gazimestan Ovası’na toplanmışlardı. Prens Lazar’ın tabutu milliyetçi duyguları körüklemek için Kosova’dan alınarak Sırbistan’da dolaştırılmış ve yeniden Kosova’ya getirilmişti. 

Milliyetçi Sırp siyasi liderleri, Sırp entelektüelleri ve Sırp Ortodoks Kilisesi törenlerin organizasyonunda aktif rol oynamışlardı. Bunun neticesinde Sırp Milliyetçiliğinin travması haline gelen Kosova Bozgunu’nun 600. yılı anma törenleri, Sırpların etnik ve dini mitolojisinin tüm sembollerinin ete kemiğe büründüğü bir geçit törenine dönüşmüştü.

Gazimestan Ovası’nda yapılan konuşmalar, aslında, Bosna-Hersek ve Kosova’daki Müslüman soykırımını, tarih, kültür ve sanat katliamını gerçekleştiren Sırp şiddetinin arka planındaki temel unsurların dil ile ikrarından başka bir şey değildi.

Bu anlayışa göre; Kosova Meydan Savaşı, Sırp zihninin tarihsel açıdan dönüm noktasını; Kosova’daki Sırp Ortodoks Manastırları, kutsal mekân anlayışını; Bosna Hersek’teki Müslümanlar, mağduriyet anlayışını; Sırp Ortodoks Kilisesi ise, Sırp milliyetçiliğinin dini arka planını teşkil ediyor. 

Buraya kadar dile getirdiklerimizin, ‘geçmişte kalmış şeyler’ olduğunu düşünüyorsanız, hemen söyleyelim: Yanlıyorsunuz!

Bugün hâlâ, Sırbistan’da ve Bosna-Hersek topraklarının yarısına tekabül eden Sırp Cumhuriyeti’nde Sırp mitine göre eğitim veriliyor. Bunun somut örneklerinden bir tanesi, 13-23 Temmuz tarihleri arasında, Yeni Steynik Manastırı yakınlarındaki Lazar Kanyonu’nda yaşandı. Hakiki Sırp Kilisesi-AKAKIYA, 10-18 yaşları arasındaki, 15 kız ve erkeğin katıldığı bir kamp düzenlendi. Bu kampta, dini ve milli kimliğin yanı sıra, askeri eğitim de veriliyor. Çocuklara, kalaşnikof ve benzeri silahları  kullanmanın yanı sıra, zor şartlar altında yaşama eğitimi de veriliyor. 

Sırp mitine göre eğitilen çocuklar, ileride tam bir Arnavut, Boşnak ve Türk düşmanı haline geliyorlar. Bu sebepledir ki, Sırp genetik kodlarına işleyen bu mitler ortadan kalkmadan, daha net bir tabirle Sırp sorunu halledilmeden, Balkanlar’da kalıcı barıştan söz etmek mümkün değildir.

Ayhan DEMİR

Ayrıca Bakınız

F. Mursel Begoviç: TÜRKLER KARDEŞLERİMİZ

Yeni Akit gazetesi yazarı Ayhan Demir, Bosna Hersek’te aylık yayımlanan Stav dergisi Genel Yayın Yönetmeni …