Rahmetli Yugoslavya’ya özlem duyanları bugün de görmek mümkün Bosna’da. İstihdamın daha çok olduğunu, insanların daha rahat yaşadığını, birbirlerine karşı daha saygılı olduğunu falan savunurlar. Ağaç düzeltilir, kafa düzeltilemez. Dolayısıyla bu eski kafalılarla yaşamayı öğrenmeli insan.
Ancak dürüst olmak lazım, bir konuda haklılar. Müslüman adını taşıyıp da dinini yaşamayan ve yaşamak istemeyenler hayatın keyfini çıkarıyordu. Böyleleri örnek gösterilir ve ödüllendirilirdi. Partinin (tabiî ki memleketin tek partisi olan komünist partisi) üyeliğine ‘bile’ kabul edilirlerdi. Hayat onlara güzeldi.
Dinine bağlılığını sürdürmek isteyenler ise rahatlığa ancak ölünce kavuşuyordu. Dini yaşamanın suç olduğu, camilerin yağmalandığı, İslam’la ilgili kitapların yazılmasının yasak olduğu bu dönemlerde Müslüman olmanın faturası ağırdı. Bazen bu faturanın bedeli ölümdü.
Çok genç yaşlarda bu faturayı ölümle ödeyen biri de, ismini pek de duymadığımız ve daha sonra Aliya İzetbegoviç’i de bünyesinde büyütecek olan ‘Genç Müslümanlar’ örgütünün fikir babası Mustafa Busulaciç’tir. XX. yüzyılın ilk yarısında en önemli Boşnak entelektüellerinden biri, antikomünist ve antifaşist olmaktan korkmayan Mustafa, 31 yaşında iken 1945 yılında hapsedilmiş ve sinsice ölüm cezasına çaptırılarak idam edilmiştir.
Ateizmi ‘insan aklına vurulmuş ayıp mühür’ olarak nitelendiren Mustafa’nın tek suçu Müslüman olmaktı. Felsefesinin çıkış noktası; insan hayatının anlamını ortaya koymaktan aciz olan bilim ve felsefeye karşı İslam’ın bu konuda başarılı olmasını ispatlamaktı. İnsanlığın aydınlanması için bu konuda yüzlerce makale ve birkaç kitap yazmıştır. Hakkında detaylı bir çalışmanın varlığından bugün söz edemiyoruz maalesef. Umulur ki, yeni yetişen neslimiz bunu yapar. Bunun tek yolu da neslin sanal dünyadan koparılıp gerçek dünyayla tanıştırılmasıyla gerçekleşir.
Batı’da Mustafa gibi Doğu’da da aynı dönemde yaşamış bir diğer hakikat savunucusu Mısırlı alim Seyyid Kutup’tur. Fikirleri açısından bu iki münevverin birçok benzerliklerini görmek mümkün. Birbirlerinden hiç haberdar olmasalar dahi hayat yolları ve amaçları aynıydı: Müslümanların içinde bulundukları karanlığa ışık olmak. Hayat hikayeleri da aynı değil midir zaten?!
Mustafa, Boşnaklar için geçen en zorlu yüzyılın başında, onlar adına mücadelesini veren uzun gecenin erken yıldızıdır. Hayatının genç yıllarında söndürülmeye çalışıldıysa da ışığı sayesinde binlerce yıldız ortaya çıkmış. Bu yıldızların en büyüğü şüphesiz Bosna’yı Bosna yapan rahmetli Aliya olmuş.
Sanatçımız Aziz Alili’nin Mustafa Busulaciç’e ithafen söylediği ‘Ya Mustafa’ ilahisinin bir cümlesiyle bitiriyorum:
Ya Mustafa! Uzun gecenin erken yıldızı, seni öldürebilirler belki ama kitaplarını asla!
Yazar: Samir Vildiç